Zengin kültürüyle, farklı tatlarıyla, romantik tatil mekanlarıyla; İnter, Lazio, Juventus, Roma, Napoli, Brescia gibi futbol takımları ile; Del Piero, Roberto Di Baggio, Maldini, Francesco Totti gibi futbola damgasını vurmuş isimlere sahip, dünyanın en önemli ressamlarının, yazarlarının ve sanatçılarının yetiştiği güzel İtalya…
Bu bölümdeki hikâyemizin kahramanı kendisi bir İtalyan olan Ragazzo İntelligente (Akıllı Adam).
Denizlerin kaptanı Atilla 90’lı yıllarda charter yapmaktadır özel bir şirkette. O sektörde de iz bırakmış aranan bir kaptan konumundadır. Kaptan Atilla her daim güler yüzlü bir adamdır. Küçükle küçük büyükle büyük olabilen, İnsanları insan olduğu için seven ve o şekilde davranan bir büyük ustadır o.
Bu işler ekip işidir. Ekibin doğruysa, baştaki insan doğru iletişim kurabiliyorsa, nerde olursa olsun iz bırakmak mümkündür. Attila kaptanın ekibi çok iyi çalışan insanlardan kuruludur. Teknede çalışan herkes birbirine yardım eder, el birliği ile tüm zorlukların üstesinden gelirler. Onların bu güzel arkadaşlığını ve teknede tura çıkan insanların mutluluğunu duymayan kalmamıştır.
İçlerinde Akıllı Adam’ın da bulunduğu üç İtalyan ailesi 1996 yazında charter için Türkiye’ye gelmişlerdir. Kitabımın da kahramanı olan Attila kaptan ile Bodrum, Datça, Fethiye koylarında rüya gibi bir iki hafta geçirme niyetindedirler.
İtalyan üç aile ile güzel bir gezi turu yapmaktadırlar. Datça Mersincik tarafına gelindiğinde oraya demir atılmıştır. Akıllı Adam kaptan Atilla’ya burada çok güzel kaya balıklarının olabileceğini hatta tutabileceğini söylemiştir. Atilla kaptan şaşırmış ‘Bu İtalyan herhalde benle dalga geçiyor.’ diye düşünmüştür. İtalyan’a gayet mütevazı ve sevecen bir tavırla ‘Sen balığı tut, ben o balığı çiğ çiğ yerim.’ demiştir. İtalyan “Sİ” Atilla diyerek gülümsemiş, hazırlanmak için kaptanın yanından ayrılmıştır.
Aradan iki üç saat geçtikten sonra Akıllı Adam elinde gayet büyükçe bir kaya balığıyla tekneye çıkagelmiştir. Atilla kaptan gözlerine inanmamış tabi. İtalyan ‘Artık bu balığı çiğ olarak yersin Atilla.’ demiş esprili bir dille. Akşam tutulan balık ile muazzam bir sofra kurulmuş. Muhteşem sohbetlerle Mersincik Koyu’nda felekten bir gece yaşanıyormuş. Atilla bir ara akıllı adam ile yeniden sohbet etme imkânı yakalamış. İtalyan bu sefer de orfoz yakılabileceğini söylemiş. Atilla kaptan ‘Yok artık, sende burası İtalyan denizlerine benzemez, bu sefer olmaz senin iş.’ diye ciddi bir tavır koymuş kahramanımıza. İtalyan ‘Atilla sen Kuran-ı Kerimi bilir misin?’ diye sormuş. Atilla kaptan bu sorunun altında bir bit yeni olduğunu fark etmiş. Evet, bilirim de konumuzla ne alakası var diye de eklemiş.
İtalyan gayet net bir şekilde Kuran-ı Kerim’de siz Müslümanların neler yapıp neler yapmayacağı söylenmektedir. Buna uyan Müslümanlar da var uymayan Müslümanlar da… Kaptan lafın nereye bağlanacağını merakı içinde ‘Evet, devam et’ diye eklemiş. İtalyan çantasından bir kitap çıkarmış. Balık avı üzerine olan bu kitapta hangi denizde ne tür balık olur, o balıklara ne tür teknikler uygulanarak avlanır A’dan Z’ ye yazmaktaymış. ‘Ben bu kitabın dediklerinin dışına çıkmam, bu kitap hiçbir dalışımda benim yüzümü kara çıkarmamıştır Atilla’ demiş akıllı adam. Atilla kaptan kitabı İtalyan’ın elinden alıp kontrol etmiş. Akıllı adamın dedikleri doğruymuş. Elindeki kitap ansiklopedi tarzında bir kitapmış. O gece herkes uykuya çekildiğinde Attila kaptan güvertede etrafı seyrederken bak sen şu İtalya’na helal olsun demiş ve basmış kahkahayı.
Ertesi gün akıllı adam, sabah erkenden uyanmış. Uyandığında çok heyecanlıymış çünkü Orfozu da yakalayıp Atilla kaptanı iki kat daha şaşırtmakmış niyeti. İtalyan gene hazırlanıp tekneden ayrılmış. Aradan üç dört saat geçtikten sonra dev bir orfozla tekneye çıkmış. Sanki bir savaş kazanmış komutan edasıyla güvertede cakasını da atmış. Atilla kaptan ‘Bravo, tebrik ederim.’ demiş. Bizim akıllı adam durur mu? ‘Bak ben sana demedim mi Atilla.’ diyerek kıs kıs gülmüş. Atilla kaptan böyle şeyleri pek takmadığından orfozu nasıl mideye indiririzin düşüncesine dalmış çoktan. Kırk yılın başında bir İtalya’nın tutuğu orfozu yemek keyfine de erişmekmiş niyeti. Orfoz ziyafeti çekilir akşam tüm tekne ahalisiyle. Güzel bir yaz akşamında tüm dünya insanlarının barışçıl bir şekilde kardeşçe yaşanabileceği bir akşam yaşanmıştır charter gezi teknesinde.
Atilla kaptan bu olayı unutamaz. Bizimle Avrupa insanının arasındaki farkı net gösteren bir olay olarak anlatır bu hikâyeyi. Avrupa insanı her daim kendini geliştirmek için okur, araştırır, öyle yoluna devam eder. Bizde maalesef yüz yıllık teknikler ve rast gele bir şeyler yapılmak istenmekte. Bu yüzden de Avrupa ile aramızdaki fark gün geçtikçe açılmaktadır. Yolumuz bilim ve ilim olmadıktan sonra bu farkın da kapanacağı yok diye de ekler.
Hepimiz biliriz ki bazı anılar, o anılarda yaşayan insanlar, insanın bilincinde sağlam bir yer ederler. Bu anı ve Akıllı Adam da Atilla kaptanın unutamadığı anılardan biridir.