Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli gıda fiyatlarında artış ile ilgili “Çözüm çalışmaları hızlı bir şekilde devam ediyor” dedi
İzmir’de Küçük Menderes Havzası Tarım ve Orman Sektör Buluşması’nda konuşan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, gıda fiyatlarındaki artışın hem üreticiyi hem de tüketiciyi etkilediğini belirtip, çözümü için çalışmalarının sürdüğünü söyledi. Bakan Pakdemirli, bu noktada sözleşmeli üretime vurgu yapıp, hem tüketiciye hem üreticiye hem de devlete fayda sağlayacağını kaydetti.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli bir dizi ziyaret için İzmir’e geldi. Bayındır’da ilçe başkanları ile bir araya gelen Bakan Pakdemirli ardından Bayındır Kültür Merkezi’nde düzenlenen Küçük Menderes Havzası Tarım ve Orman Sektör Buluşması’na katıldı.
Burada, çiftçilerle bir araya gelen Bakan Pakdemirli, çiftçilerin beklentilerini dinleyerek basına kapalı bölümde çiftçilerin sorularını yanıtladı. Toplantıya İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, AK Parti İzmir Milletvekilleri Mahmut Atilla Kaya, Ceyda Bölünmez Çankırı, Cemal Bekle, AK Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli katıldı.
Bakan Pakdemirli, küresel belirsizlik, ihracat yapılan ülkelerdeki iklim kaynaklı üretim azalışı, girdi maliyetlerinin de stok endişeleri ile birleşince maliyet konusunda artışın söz konusu olduğuna dikkati çekip, “Bu, üreticiyi etkilediği gibi tüketiciyi de etkiliyor. Gıda fiyatlarındaki artış için Gıda Komitemiz ve Ekonomik Koordinasyon Kurulumuz başta olmak üzere çözüm çalışmaları hızlı bir şekilde devam ediyor. Bugün itibariyle konulan, konuşulan ve yapılan teşhislerin hepsinde doğruluk payı vardır ama bazıları biraz yüzeysel. Artık bizim yapısal bir şey yapmamız, yeni bir sayfa üzerinden bu işi götürmemiz lazım” açıklamasında bulundu.
Hem üreticinin hem de tüketicinin bedel ödediğini vurgulayan Bakan Pakdemirli, “Üretici, ‘En çok alın terini ben döküyorum ancak istediğim kadar alamıyorum. Pazarda 20 lira’ diyor. Tüketici de ‘İstediğim kalitedeki ürünü haklı bir fiyat seviyesinden alamıyorum. Üreticideki fiyatla bana geldiği fiyat arasında büyük fark var’ diyor. Bu sadece Türkiye’nin meselesi değil. Geçen hafta G20 toplantıları için İtalya’ya gittim.
İnanın bütün G20 ülkelerinin ana meselelerinden birisi bu. Tohumdan çatala kadar olan zincirdeki meseleyi çözmek, aradaki seviyeleri daha iyi noktaya getirebilmek. Çiftçimiz haklı olarak ‘En çok alın terini ben döküyorum. Ben yeterince kazanamıyorum’ diyor. Aradakilere sorsanız belki onlar da benzer şeyler söyler ama en nihayetinde burada bir bedel ödeniyor. Bana sorarsanız tüketici tarafından da bir bedel ödeniyor, üretici tarafından da ödeniyor. Biz birkaç yüzyıllık metotlarla buradaki zinciri kurmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Sözleşmeli üretimin çok önemli olduğunu vurgulayan Bakan Pakdemirli, bunu kayıtlı bir hale getirmek gerektiğini söyledi. Bakan Pakdemirli, şöyle devam etti:
“‘Sözleşmeli üretim’ diye bir kavram var. Sözleşmeli üretimi Türkiye’de, çok daha yaygın, çok daha iyi bir hale getirmemiz lazım. Türkiye’de sözleşmeli üretim, kayıtlı olarak yüzde 5 ama mesela Amerika’da bitkisel üretimde yüzde 80-85. Biz bununla ilgili bir dijital tarım pazarı ve bir platform kurduk. Platformu yeniliyoruz. Sözleşmeli üretimde bu işin kayıtlı hale getirilmesi gerek. Sözleşmeli üretim bugün şu veya bu şekilde var.
Sebze ve meyve tacirleri borçlandırma usulü ile üreticileri bir sözleşmeli üretim içerisine alıyor ama tek taraflı bir dikte ile tek taraflı bir dayatma ile bu iş yürüyor. Sabahki ilçe başkanları toplantısında konuşuldu. ‘Domates, piyasada sözleşmeli üretimdeki fiyattan daha ucuz olduğu için almak istemiyorlar’ gibi bir duruma giriyor mesele. Yani burada sözleşmeli üretimi mutlaka çok daha iyi bir noktaya getirmemiz gerekiyor. Bunun üreticiye, tüketiciye, devlete faydası var.
Uzun zaman içerisinde enflasyonun düşmesine faydası olacak sözleşmeli üretimi, mutlaka bu işin içerisine dahil etmemiz lazım. Hemen bir günde tüm sistem değişecek diye bir şey yok ama gönüllülük esası ile çalışacak bir meseledir. Çiftçimiz eğer razı olursa o şartlara baştan girecek ama aynı zamanda finansman da sağlayacak. Gübresini alacak, tohumunu alacak, ilacını alacak ve bir şekilde yoluna devam edecek. Hasat günü satacağı ürününü fiyatını baştan bilecek. Bu salondakilerin çoğu maalesef üretim yaptığı ürünlerin fiyatını bilmeden bu işin üretimini yapıyor. Halbuki ürünlerin fiyatlarını bilsek buna katlanıp, katlanmayacağımıza o an karar vermek bizlerin elinde diye düşünüyorum. Türkiye’de bunun en iyi örneğini şeker pancarında görüyoruz ve sonuç itibariyle hem üreticiye hem tüketiciye fayda sağlayacak bir mevzudur.”
Pandeminin etkilerinin sürdüğünü ifade eden Bakan Pakdemirli, “Bakanlıkla çiftçi arasında zaman zaman mesafe hissedilebiliyor. Bunun üzerine
‘Sizin derdiniz bizim de derdimizdir. Siz gece uyumuyorsanız biz de uyumuyoruz’ dedik. Hep imkanlar doğrultusuna çiftçimiz, üreticimiz, besicimiz, yetiştiricimiz için en iyisini sunma gayreti içerisinde olduk. ‘Türkiye en iyi günlerini yaşıyor’ diyemeyiz, hepimizin ağzında maske var. Gerçekten zor bir dönemi birlikte icra ediyoruz. Pandemi ha bugün ha yarın gidecek derken pandemi henüz ülkemizi ve dünyayı terk etmiş değil.
Belli bir süre daha bununla yaşamak zorunda olacağız. Hem Türk milleti hem de Türk çiftçisi konuya çok hızlı bir şekilde adapte oldu ve geçen yıl Türkiye üretim olarak Cumhuriyet tarihinin pandemiye rağmen ekonomi rekorlarını kırdı. İlgili Bakanlıklarla konuştuk çiftçimizin sahada olmasını sağladık. Çiftçimizin eline birer diplomatik pasaport verdik. Herkes evindeyken çiftimiz bu pasaport sayesinde çıktı, sahasına, ahırına, serasına girdi. Hazırlığını, ekimini ve dikimini yaptı üretime devam etti” dedi.
Kuraklıkla mücadelenin devam ettiğini dile getiren Bakan Pakdemirli, “Kuraklığı hep birlikte yaşıyoruz. Türkiye çapında çok önemli, üretimi etkileyecek kadar bir kuraklıkla karşı karşıyayız. Yangınlarla mücadele ettik. Doğu ve Batı Karadeniz‘de karşı karşıya geldiğimiz sellerle mücadele ettik. Kayıplarımız ve şehitlerimiz oldu bir kez daha ailelerine sabır diliyoruz. Mücadelelere devam ediyoruz. Ülkemizin çiftçisine, bereketine, üretimine her zaman güven duyuyoruz. Son 50 yılda sel, kuraklık, fırtına afet sayısı 5 misli artmış durumda ve 2050 yılına kadar ister istemez iklim değişikliği sebebiyle üretimde yüzde 10 ila 20 arasında verim kaybı yaşayacağız. Üstesinden nasıl geleceğimizi birlikte oturup karar veriyor olmamız lazım.
Tarımda teknoloji kullanmamız lazım. Konuyu bilen çiftçilerimizle üretimi artırıyor olmamız lazım. Kuraklığa karşı aldığımız tedbirlerde basınçlı sulama sistemleri için 300 milyona kadar bir hibemiz var. Basınçlı sulama sistemlerine mutlaka başvurun yüzde 50’si hibe. Gerekli borç ertelemelerini yaptık. Sigortalardaki hasat payını yüzde 70’den 80’lere çıkardık. Su kısıtı olan havzalarda ilave destek verdik. Mercimek ve nohut için ilave yüzde 50 prim desteği verdik.”
Emtia fiyatlarındaki artışa da değinen Bakan Pakdemirli, “Yem fiyatlarının artışından üretici muzdarip. Dünyada emtia fiyatlarının hepsinde bir artış var. Gerek yem de gerek gübre de gerek tarımsal hammaddede gerekse tarım ürünleri, petrol malzemesinden tutun da bir sürü emtiada artış var. Genel itibariyle güvenli gıda üretimi ile bir sıkıntı yok. Ana sıkıntı pandemi ile ilgili olan endişeler dünyadaki emtia fiyatlarını arttırıyor. Bizim tarımsal girdilerimizin fiyatlarını artıyor. Gübrenin ana hammaddesi doğalgaz.
Doğalgazın fiyatı arttıkça ister istemez gübrenin fiyatı da artıyor. Ancak artışlar olması gerekeni çok üstünde ama endişeler henüz dünyadan çekilmemiş olmasının vermiş olduğu bir genel fiyatlama yapısı ile alakalı genel bir kriz var. Biz de burada başta üretici olmak üzere tüketiciyi koruma gayesiyle Toprak Mahsulleri Ofisi yem hammaddeleri satışına temmuzda başladı. 3 senedir besicimize, üreticimize vadeli şekilde bunları vermeyi sağlama konusunda adım atmıştık. Şimdi bunu daha da genişlettik. Bugünkü toplantının neticesinde burada da atılması gereken ekstra adımlar varsa hep birlikte atıyor oluruz” ifadelerini kullandı.
Destekler arttıkça üretimin de arttığını ifade eden Bakan Pakdemirli, Türkiye’nin tarımsal üretimde büyüdüğünü dile getirerek, “Gıda Fiyatlarını İzleme Kurulumuz, Ekonomi Koordinasyon Kurulumuz ve Gıda Komitemiz özellikle gıda fiyatlarının bu değişen ve defakto oluşmuş ortamda hem dünya fiyatları hem de zincirdeki verimsizlikler olsun bunun üzerine gidiyor ve gitmeye de kararlı. Desteklerin ne kadar verimli olduğu tartışılır ama destekleri ne kadar artırırsak bugün üretim de o kadar artıyor. Daha verimlisi olabilir ama bugün itibariyle desteklerin artışıyla beraber Türkiye’nin verimi artıyor. ‘Destek bizden, üretmek sizden, bereket de Allah’tan’ diyoruz. Son 3 senede, Türkiye tarımsal üretimde büyüyor ve büyümeye de devam ediyor.
Allah’a şükürler olsun bugün itibariyle piyasada çiftçimizin ‘Biz zarar ediyoruz’ dediği bir ürün yoktur. Besicilik ve yetiştiricilerimizin zaman zaman maliyetlerin altına düştüğü dönemler olabiliyor ama bunlarla ilgili tedbirleri alıyoruz, almaya da devam edeceğiz. 2021’de 24 milyar lira desteğimizi verdik. Bu sene bu destek daha da fazla olacak. Birçok destek kaleminde artış oldu. Bu desteklerin 10 mislini vermek isterim ama elbette sınırlarımız var ama bugün itibariyle çok rahatlıkla şunu söyleyebilirim; toplumda eğer kayrılan bir kesim varsa çiftçi kesimidir. Bunu yapmamız gerekiyor. İmkanlar çerçevesinde daha da yapmamız gerekiyor“ diye konuştu.