Bu yazımda Osmanlı İmparatorluğu’nun İzlanda Seferi konusunu ele aldım. Adı ne kadar sefer ya da yağma olsa da Türklerin bir şekilde şu an ki sınırlarla arasında yaklaşık 4500 km olan bir ülkeye ulaşması da şaşırtıcı bir konudur.
Yıl 1627 Hollanda kökenli Osmanlı kaptanı olan Murat Reis Cezayir limanından Türk tarihinde pek anımsanmayacak ama İzlanda tarihinde adına marş bile yazılacak bir sefer için yola çıkmıştır.
Fas ve Cezayirli korsanları yanına alan 12 tanesi kadırgadan oluşan 15 parçalık donanmasıyla önce Manş Denizi sonra ise Kuzey Denizi’nden Norveç ve Danimarka kıyılarında top atışı yaparak İzlanda’nın doğusunda bulunan Vestmann Adalarını yağmaladılar. 26 gün boyunca İzlanda’yı işgal altında tutan Türk Korsanlarının, 40 kişiyi öldürüp 400-800 arası insanı da yanlarına köle olarak aldıkları ve Cezayir’de köle pazarında sattıkları da bilinmektedir.
Bu isimler arasında en meşhurlarından olan Guðríður Símonardóttir, Cezayir’de cariye olarak satıldıktan 10 yıl sonra Danimarka Kralı 4. Christian tarafından kurtarıldı ve ülkesine döndükten sonra yazdığı anıları sonucu ünlü olmuş ve tyrkja-gudda olarak anılmaya başlamıştır. Tutsakların 10’da biri İzlanda’ya geri dönebilirken kurtarma çalışmalarında yer alan Hallgrímur Pétursson’un adına başkent Reykjavik’te bir kilise bulunmakta.
Bir Kölenin Mektubundan İzlanda Seferi…
1631 yılında yazıldığı düşünülen Guttormur Hallsson’un kaleminden çıkan kelimeler şunlardı: “Burada köle sahipleri arasında büyük farklılıklar var. Bazı tutsak kölelerin iyi, şefkatli sahipleri var ancak bazı şanssız kölelerin ise kendilerine sürekli kötü davranan, ağır koşullarda çalıştıran, çok az yemek ve giysi veren, sabahtan akşama kadar demir zincirlere bağlayan barbar, acımasız, kalpsiz efendileri var.”
Yazılmış Bir Marş
Bu seferin İzlanda vatandaşlarında büyük bir etki bıraktığını onlara göre Türk Baskınları diye adlandırdıkları Tyrkjaránið adlı marşta ölenlerini ve köle olarak gidenlerini anmaları ile anlayabiliriz. Çünkü nüfusu o dönem 60.000 olarak öngörülen ve hiçbir ülke ile yakinen bağlantısı olmayan bir ada ülkesi olan İzlanda’nın tarihinde böyle bir durum hiçbir zaman söz konusu olmamıştır. Hatta bazı kaynaklarda geçen bilgilere göre 1627’den 1970 yılına kadar İzlanda’da “Türklerin öldürülmesi meşrudur” bilgisi de bilinmektedir.
Bu yazımda Osmanlı İmparatorluğu’nun İzlanda Seferi konusunu ele aldım. Kimi insanlara göre sefer değil yağma olarak belirtilmekte ise de kimi insanlara göre Murat Reis’in İzlanda’dan sonra Kanada Seferine çıktığı belirtilmekte ve iki olayın da sefer planı olduğu söylenmekte. Adı ne kadar sefer ya da yağma olsa da Türklerin bir şekilde şu an ki sınırlarla arasında yaklaşık 4500 km olan bir ülkeye ulaşması da şaşırtıcı bir konudur.
Sürç-i Lisan Ettiysem Affola. Bir dahaki okumalarda görüşmek dileğiyle.