Çok ağlattın bizi hayat bize bir gülüş borçlusun bir sevinç bir umut borçlusun! Söylediği gibi; Ölüm takvim kullanmıyormuş. Sevdiklerinize sıkı sarılın…
Bu sene memlekete kış gelmedi diye çok üzülmüştük. Birden kar yağdı, sevindik. Gelinlik giydi sandık memleket, meğerse ülkeme kefen getirmiş. Böyle söylemiş şair. Acı gerçeğin ortasında yutkunamadan uyuyamadığımız gecelerin yarısında kaldık hepimiz. Gün ve saat kavramının çok dışında bir yerlerde bulduk kendimizi.
Kelamları kaleme dökmeyi seven biriydim, insan yazmaktan da yorulurmuş. Hayat gidenlerden bize kalan bir ödev gibi. Kimimiz hakkını verecek kimimiz… Her yıkım yenisini getirirdi getirmek zorundaydı insan ömrü hep böyle değilmiydi bir ayrılık birinin depremi olur bazen birinin de yitirdiği sağlığı ya da yıkılmış bir hayali. Çok betimlenir, çok söz söylenir de bu defa söylenecek gibi değil. Çok ders çıkarılır çok tövbeler edilir de tövbeye bile dil varmaya utanacak gibi sanki. Yeniden başlamayı anlatamamak ilk kez bu kadar zorlayabilirdi. Hep umut derken umudu anlatmak anlatmaya çalışmak bu kadar zor olabilirdi.
Yaşandı acı da olsa takvimlerin bile kabul etmek istemeyeceği o gün o gece o veda yaşandı. Bizler yolculuğa devam edenler gibiyiz. Biraz da umuda sarılmak zorunda olanlar yaşamak için daha çok tutunmak ve mutlu olmak için artık daha çok çareler arayanlar gibiyiz. Arkalarından öyle bakakaldık. Sorguladık biliyorum hepimiz asla bakmam dediğimiz arkamıza baktık önce,sonra da önümüze. Ya ben olsaydım düşüncesi ibret olmadıysa vay halimize. Çok söz okudum çok söz duydum ama kendim yazıyorum şimdi günlerdir elim varmamıştı. Kıymet meğer ne kıymetlı şeymiş kıymet bilmek!
Geçen ayımı özledim, geçen yılımı, 5 yıl öncemi, 10 sene öncemi hatta sonra da çocukluğumu çok özledim. Şu gelenin gideni arattığı zamanlar bu zamanlar. Çok ağlattın bizi hayat bize bir gülüş borçlusun bir sevinç bir umut borçlusun! Söylediği gibi; Ölüm takvim kullanmıyormuş. Sevdiklerinize sıkı sarılın…