Neye göre hatalıyız, yargılarımızın, düşüncelerimizin, kurallarımızın doğruluğunu veya yanlışlığını kim belirliyor veya kim onları jüri yaptı.
Bizler her şekilde hatalıyız. Düşüncelerimizi yansıtırken, sohbet ederken, çalışırken, sokakta dolaşırken, iş hayatımızda, aile içi iletişimimizde, genel yargılarımızda, davranışlarımızda peki tek bir soru neye göre ?
Evet benimde anlatmaya çalıştığım konu bu neye göre hatalıyız, yargılarımızın, düşüncelerimizin, kurallarımızın doğruluğunu veya yanlışlığını kim belirliyor veya kim onları jüri yaptı. Aslında tüm karmaşıklıkta buradan doğuyor. Genel yargılar özele indirgenmeye çalışılıyor ve hep bir genel yargıya varma endişesi mevcut. mesela ilk çocuklukta başlıyor bu mevzu uslu çocuk deniyor neden? kendini ifade edemediği için onun yerine annesi konuştuğu için mi?
Arkadaşlarıyla hiç kavga etmiyor, sesini yükseltmiyor neden? çünkü çocuk kaybetmekten korkuyor yalnız kalmaktan bu nedenle fikrini dahi açıklamıyor arkadaşlarına bu nedenle de tartışma dahi yaratmıyor çocuk.
Aile içinde fikirlerini dile getirmiyor neden? çünkü daha önce hiç söz hakkı verilmemiş bu çocuğa konuşması istenmemiş veya konuşsa dahi kimse onu dinlememiş bu nedenle o da artık diyaloğa kapalı.
Üniversitede arkadaşlarına uyarak değişmiş bu çocuk ve genel kurallar yine karşısında aslında onun üniversitede değişmesinin tek sorumlusu kendisi değil daha önce hiç sorumluluk almadığı veya karakterini yansıtamayıp hep yönetildiği için çocuk kendisini yönetecek bir arkadaş çevresi bulmuş ve irdelemeden fikir beyan etmeden yönetilmekte.
İş hayatı kalan tüm hayatı da aşağı yukarı aynı çünkü aslında toplumda uslu denilen kendisi söyleyemediği için fikirlerini annesinin dillendirdiği çocuğu ileri hayatında arkadaşları, patronu vs. dillendiriyor. işte tüm bunların gelişimini kullandığımız kelimeleri iletişim dilimizi vs. bilmediğimiz için hatalıyız.
Bağırarak konuşuyoruz ve çevremizden bir birey bağırdığında onu uyarıyoruz, biz kitap okumuyoruz ama okumayan küçükleri okutmaya çalışıyoruz, sokak hayvanlarına bir kap su vermeyen mahalle sakinimiz haberlerde hayvan döven bir bireyi eleştiriyor, saygı duymadan yaşayan bireyler saygı bekliyor tüm bunlar için hatalıyız.
Peki tüm bu olumsuzluklardan sonra ne mi yapmalıyız?
Kitap okuyarak kitap okumanın güzelliğini anlatmalıyız okuduğumuz kitabı bir başkasına hediye etmeliyiz. saygısız denilen gençlerin yanında sanattan, edebiyattan, sevmekten, saygıdan bahsetmeliyiz hayvanları sevmeli onlara değer vermeliyiz. düzgün Türkçe bekliyorsak düzgün Türkçe konuşmalıyız.
Bir psikolog veya çocuk gelişim uzmanı değilim lakin bir iletişimci olarak düşüncem severek yaptığımız şeyler çevremizi de etkiler ve onlarda severek yaparlar.
Mutlu olduğunuz davranışları mutlulukla dağıtmanız dileklerimle…….