Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Sivas Katliamı’nın 27. yılı dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamasında Sivas Katliamı’nın faili Ahmet Turan Kılıç’ın Cumhurbaşkanı tarafından affedilmesini hatırlatarak Türkiye’deki adalet özleminin her geçen gün daha da arttığını belirtti.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, TBMM’ye sunduğu iki soru önergesinde de yıllardır bulunamayan Sivas Katliamı’nın üç firari sanığın akıbetini sordu.
SİVAS’TAN, ANKARA GARI’NA, SURUÇ’TAN, REYHANLI’YA
Anadolu’da tarih boyunca dayanışma, birlik, kardeşlik ve hoşgörünün hüküm sürdüğünü ve 2 Temmuz 1993’teki katliamı gerçekleştirenlerin bu birliği bozmaya çalışan teröristler olduğunu belirten Ağbaba, “Sivas katliamı benzeri katliamların bir daha yaşanmaması için kin ve nefret üreten siyaset anlayışı, kutuplaştırıcı siyaset dili ve herhangi bir şiddet olayına en ufak meşru zemin oluşturabilecek her türlü söylem acilen terkedilmelidir. Sivas’ta yaşanan katliamı unutturmak isteyenlere karşı Cumhuriyete, adalete, demokrasiye, eşitliğe, özgürlüğe, hoşgörü ve kardeşliğe gönül veren herkesin birlikte hareket etmesi gerekmektedir. Firari sanıklar derhal bulunmalı, Sivas katliamı başta olmak üzere, hiçbir katliamda zaman aşımı süreci işletilmemelidir. Sivas’tan, Ankara Garı’na, Suruç’tan, Reyhanlı’ya tüm katliamların aydınlatılması için mücadele etmek insanlık onurunu savunan herkesin asli görevidir.” ifadelerini kullandı.
ŞİDDET, NEFRET DİLİNİN EN AŞAĞILIK ÇOCUĞUDUR
“Sivas Katliamı’nın en büyük mağduru hiç şüphesiz ki hayatını kaybeden insanlar ve aileleridir. Fakat bu katliamın tüm Türkiye’ye, tüm insanlığa ve insanlık onuruna yönelik bir saldırı olduğu da unutulmamalıdır. ” diyen Ağbaba, “Böyle bir katliam dünyanın başka bir yerinde yaşansaydı failleri anında ve en ağır şekilde cezalandırılırdı. Ama Türkiye’de, cezalandırılmak bir yana, özel izinli tahliyeler ve bulunmayan firari sanıklarla sorumlular adeta ödüllendirilmektedir. AKP, katliamcıları koruyup, kollayıp, hesap vermekten kurtarmaktadır. Katliamdaki her türlü soru işareti aydınlatılmadan, nefret diliyle ve ötekileştirici zihniyetle hesaplaşılmadan hoşgörü ve barışa olan hasretimiz bitmeyecek. 27 yıldır kor olan yüreklerimiz asla soğumayacak. Kaç yıl geçerse geçsin katliamlara verdiğimiz kurbanlar için adalet arayışımız daima sürecek. Sivas katliamının tüm sorumluları bulunup en ağır biçimde cezalandırılmadığı sürece bu ülkeye adalet hiçbir zaman gelemeyecek.” dedi.
BİR İNSANLIK VE ADALET TRAJEDİSİ OLAN SİVAS KATLİAMI’NI ANMAK İÇİN 2 TEMMUZ’DA SİVAS’TA OLACAĞIZ
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Meclis’e konunun aydınlatılması ve yaraların sarılması için çok sayıda kanun teklifi ve önerge verdiklerini, katliamla ilgili çok sayıda rapor hazırladıklarını hatırlatan Ağbaba, “AKP Milletvekillerinin oylarıyla önergelerimiz reddedilmeye devam ediyor. Siyasi iktidar gerçeklerle yüzleşmekten korkuyor. CHP olarak, yaşananlardan ders çıkarmak ve toplumsal hafızamızı canlı tutmak için her yıl olduğu gibi bu yıl da Madımak’ta olacağız. Milletvekilimizle birlikte katliamda hayatını kaybeden aydınlarımızı bir kez daha anacağız.” ifadelerini kullandı.
SİVAS KATLİAMI’NIN 3 FİRARİ SANIĞI İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NIN TERÖR LİSTESİNDE YOK
Genel Başkan Yardımcısı Ağbaba açıklamasının devamında Sivas Katliamı davasında yargılanan ve yıllardır firari olan 3 sanık, Murat Songur, Murat Karataş ve Eren Ceylan’ın ivedilikle yakalanarak adalete teslim edilmesi gerektiğini belirtti. Ağbaba: “Sivas Katliamı davasında yargılanan Murat Songur, Ali Temiz, Saadettin Temiz, Eren Ceylan, Murat Karataş ve Bülent Düvenci haklarında yakalanamadıkları için tefrik kararı verilmiştir. Bu sanıklardan Ali ve Saadettin Temiz yakalanmış ve 23.05.2006 tarihinde TCK’nun 146/3. Maddesine aykırı davranmaktan ceza almıştır. Almanya-Manhaym’’da dönercilik yaptığı basına yansıyan ve TCK’nın 146/3. Maddesi kapsamında yargılanan Muhammet Nuh Kılıç ve Mustafa Dürer haklarındaki dava ise 24.08.2010 tarihinde zaman aşımından düşürülmüştür. TCK’nın 146/1. Maddesi kapsamında yargılanan Murat Songur, Murat Karataş, Eren Ceylan yönünden ise dava halen Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gıyaplarında devam etmektedir ve bu üç firari sanık yıllardır bulunamamaktadır. Söz konusu firarilere yöneltilen davaya konu suçlar arasında “Anayasal Düzeni Bozmak” suçu olmasına rağmen bu kişiler İçişleri Bakanlığı’nın Terör Listesi’nde yer almamaktadır.” dedi.
Ağbaba’nın TBMM’ye sunduğu yazılı iki soru önergesinde Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya Sivas Katliamı’nın firari sanıklarının yıllardır neden bulunamadığını sordu. Ağbaba’nın iki Bakan’a sorduğu 6 soru şöyle:
1-Sivas Katliamının firari sanıkları Eren Ceylan, Murat Sonkur ve Murat Karataş neden terör suçlamasıyla arananlar listesine alınmamaktadır? Yıllardır firari olan bu kişilerin Bakanlığınızın terör suçlamasıyla arananlar listesine eklenmesi için yürütülen bir çalışma var mıdır?
2- Üç Milletvekilini, dokunulmazlıklarının kaldırıldığı gün tutuklayan kolluk kuvvetlerinin, tüm Türkiye’yi yakından ilgilendiren ve 35 yurttaşımızın ölümüne neden olan bir terör olayının 3 failini yıllardır yakalayamamasının ve adalete teslim edememesinin sebebi nedir?
3- Sivas Katliamında yargılanan faillerin avukatları arasında siyaseten ünlü ve nüfuzlu kişilerin bulunmasının, 3 firarinin yıllardır yakalanamamasında bir etkisi var mıdır?
4- Her fırsatta terörle ve teröristlerle mücadele vurgusu yapan bir hükümetin, terör unsurları arasında ayrım yaptığına ve bazı terörist unsurları koruduğuna dair kamuoyuna oluşan şüpheleri gidermek adına herhangi bir girişimi olmaması, söz konusu ayrımın zımnen de olsa kabul edildiği anlamına gelmekte midir?
5- Yukarıda isimleri sıralanmış olan haklarında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası bulunan 9 sanık ve aynı maddeden yargılanan 3 sanıkla ilgili olarak 1997 yılından bu yana gıyabi tutuklama kararı olmasına ve süre içinde dava avukatları tarafından bu sanıkların yurt dışında olduklarına ilişkin olarak Mahkeme ve Adalet Bakanlığı’na yapmış oldukları başvurulara ve bu başvurular sonucu Bakanlık tarafından verilen yanıtlarda sanıkların yurt dışında bulundukları bilgisinin doğrulanmasına karşın, sanıkların iadesi sağlanamamıştır. Adı geçen sanıkların, zaman aşımı bekledikleri ve süre dolunca Türkiye’ye dönecekleri açıktır. Adaletin sağlanması ancak verilen cezaların infazı ile olanaklıdır. Bu konuda haklarında kesin hüküm bulunan sanıklar ve gıyaplarında yargılama süren üç sanık hakkında bugüne dek Bakanlığınızca ne gibi girişimlerde bulunulmuş ve hangi yanıtlar alınmıştır? İnsanlığa karşı suç işlemiş olan bu sanıkların iadesi konusunda, yazışma yapılan ülkelerin sunduğu gerekçeler nedir ve hukuka uygun mudur?
6- Haklarında TCK’nın 146/1. Maddesi gereğince kesin hüküm bulunan kaç sanık şu anda cezasının infazı için hükmen tutukludur? Bu maddeden ceza almış olmalarına karşın, TCK’nın 55. Maddesinden yararlanarak salınmış sanıklar var mıdır?