Ne yaparsan yap içinde hep bir boşluk hissi var aşamadığın, değil mi? Boşlukta asılı bir ruh gibi hissediyorsun, mutlu anların kısıtlı veya geçici gibi geliyor.
Peki, neden? Bu kadar imkana sahip olduğumuz ultra teknolojik çağlarda bu bitmek bilmeyen mutsuzluk hissi niye?
İnsanlık var olduğu ilk andan itibaren hep bir arayışın içinde oldu, peki biz neyi arıyorduk? Adına mutluluk, para, güç vb. pek çok şey koyduğumuz bu arayış aslında mana arayışıydı. Neden geldin bu dünyaya? Senin manan ne?
Bunlara cevabını bulamayan ruh sahip olduğu hiçbir dünyevi zevkte yeterli hissedemiyor, bulan ise sahip olmadığı şeylerde bile tatmin duyuyor. Anlamını bulamayan her ruh bu dünyaya psikolojik ve sosyolojik uyumsuzluk taşıyor.
Mana, akademik başarı, iyi bir iş, mükemmel bir düzen demek değildir. Bunlar toplumun yeterli yaşam imkanları için açtığı, dayatma kapılardır. Hiçbir haz ve saadet garantisi ise yoktur.
İyi, hoş o halde biz manamızı nasıl bulacağız? Cevap çok yakın, özüne dönmek..
En son ne zaman gerçekten içine döndün? Kimsin ve niye geldin? Yaptığın şeyleri gerçekten ‘sen’ mi istedin? O zaman yaptıkların veyahut yapamadıkların neden seni aşağı çekiyorlar?
‘Bir şeyleri ruhunla yaptığında, içinde hareket eden bir nehir, neşe hissedersin.’ Rumi
Bu söz kendi kelimelerinin ötesinde bir anlam taşır. Taşıdığı şey işte o ‘mana’dır.
‘Kaybolmaya çok ihtiyacının olduğunu zannediyorsun, halbuki sen en çok bulunmaya muhtaçsın.’
İnsan kendini nasıl bulur? Ruhunla yüzleş. Ruhunla yüzleşmekten korkma! Hakikat orada, saadet de orada. Zincirlerinden kurtulan ve anlaşılan bir ruh, bahar çiçekleri gibi önce zihinde sonra bedenin her bir zerresinde açacaktır.
İnsan bir kitap mı ruhunu nasıl okur? Bütün klişelerden, inanmaya bile gerek duymadan özümsediklerinden, dogmalardan, dayatmalardan, seni içermeyen her şeyden sıyrıldığında ruhun kendi dile gelecektir. Bu aykırı olmak değildir, bu tamamen senin ‘sen’ olma sürecindir. Kendini bulduğunda inanmak istediklerinle inandıkların yer değiştirmeye başladığında ‘sen’ süreci tamamlanacaktır.
Bir maviye mavi dendiği için mavi olduğuna öylece ikna olmak, ruhunu Yaradandan alan insanoğluna yakışmayan bir akıbettir. Sonra sen onun mavi olduğunu yine bulacaksın ama artık mavi ‘sen’de senin mananı taşıyacaktır. Yaptığın işler keyif vermeye başlayacak, ezberlemeyecek anlayacaksın, özünü koyarak, dünyaya varlığının gölgesini daha güzel bırakacaksın. En önemlisi ‘sen’i bulacaksın.
Kişinin en derin, en özel, belki en kısa, belki en uzun yolculuğudur mana rotası; ama bir de vardın mı bir daha geçici hazlar aldığın hiçbir durağı aramazsın, artık tamamsındır..