Düşününce dans etmek, pek enteresan aslında… Biraz dans etmek üzerine düşünelim. Kabaca dansın felsefesi de diyebiliriz. Dansın anlamı nedir? Neden dans ederiz?
Çok enteresan değil mi? “Dans etmek” diye bir şey var ve acayip muhteşem. Dansın beş elementi olduğu söylenir. Beden, hareket, uzay, zaman ve enerjidir. Bir nevi, yaşamın kendisi de diyebiliriz. Uzay ise zamanda akmayan, idealiste edilmiş bir şeydir.
Batı felsefesinin aykırı bir hattı vardır. Babası Herakleitos diyebileceğimiz ve oradan gelen dans eden deliler dizisi var bir de. Spinoza, Nietzche gibi… Belki de olayı bir tek onlar anlamıştır.
Dans felsefesi, duran bedenin hareket edene bakışıdır. Bu felsefe, iç bedenle dış bedenin arasındaki bağı görür. Gören göz ile gördüklerinin başka gözlerdeki yansımalarıdır. Sanatın sahne ile hayatın zamanla aşkın inkarla isyanın da vefa ile konuşması gibi görünen ve görünmeyen gözler birbirini görürler.
Dansta an yoktur. Aynı an yoktur. Beden her an değişim içinde olduğu için aynı hareketi aynı yoğunlukta yapması imkansızdır. Her an ısısı, sıvı dengesi farklılık göstermektedir. Bununla ilişkili olarak da harekete yön veren hisler de değişkendir. Aynı an aynı dans bir daha yakalanmaz. An hapsedilemez ve bir daha yaşanmaz. Tekrar yoktur devam vardır. Hata da yoktur, yanılsama vardır. Enerjinin dengesi yoktur, dönüşümü vardır, yönü vardır, ısısı vardır. Enerjiler çarpışır, yakınlaşır, uzaklaşır.
Bu hayat, her şeyi çalışarak geçecek mi? Buna ömrümüz yetecek mi? Merak ediyorum. Bu yüzden hayatta bir dans ritminiz olsun. Aynı ritimde dans edebildiğiniz insanlar bulun. Beraber çığlık atın, beraber sokaklarda koşturun ve arayışınız hiçbir zaman son bulmasın. Ne de olsa her insanın birbirine katacağı bir çok şey vardır. Aşkla müzikle dansla kalın. Sevgiler.