Mutluluk beklerken neden Sükut-u hayal…İnsan ömrü hayatında yaşadığı her saniye hep bir beklenti içindedir bununla birlikte beklentilerinin karşılanması ümidiyle yaşar.
Ömrünün çeşitli safhalarında çeşitli beklentilere girer bunlar kimi zaman maddi ve dünyevi, kimi zamansa uhrevi ve manevi olabilir. Bu beklentiler insanın yetiştiği ülkeye, şehre, mahalleye aileye ve daha da küçüğe indirgeyecek olursak beraber büyüdüğü kişilere göre bile değişir. İnsanın yetiştiği çevre ve sosyal çevrede bu beklenti mevzusunda farklılık oluşturabilecek etmenlerdendir.
HAYAT;
An be an akıp giderken içerisinde olduğumuz beklentilerin gerçekleşmesine zemin hazırlamamız için bizimde birşeyler yapıyor olmamız ortaya çıkacak ve bizim istediğimiz en azından ümit ettiğimiz sonuca varabilmek için fiilen gerçekleştirdiğimiz bir takım icraatlar olması gerektiğine inanmışımdır her daim ve bunun bilincinde olarak beklentiler içerisine girmişimdir ve ona göre yaşantımı ve duruşumu konumlandırmışımdır ve çevremdeki eş dost ve sevdiklerime de bunun böyle olması gerektiğine dair telkinlerde bulunmuşumdur ayrıca da her daim aklımda olan bir sözü de defaatle zikretmişimdir.
”MÜCADELESİZ SAVAŞ KAZANILMAZ.”(Misal KOCA REİS)
Bu sözden yola çıkarak işin içine yine kendimden de paye koyarak harflerinde sahibinin izin verdiği çerçevede misallerle anlatalım hikayeyi. Hep diyorum ya önce kendinden misal vermeye başlamalı insan kendisi yaşamadıysa tecrübe etmediyse anlatsa da biraz yavan olur bir şeyler eksik kalır ne kadar iyi anlatmaya çalışsa da. Hayatımın belli dönemlerinde bende çeşitli maddi manevi beklentiler içinde bulunmuşumdur tabiki ilk başlarda bunların sadece istemekle olabileceğine inanmıştım sonra yaşadığım olaylar ve ortaya çıkan sonuçlar neticesinde anladım ki sadece istemek yeterli olmuyor.
İstemek sadece itici güç olabiliyor beklentiler karşısında ama esas olan beklentinin gerçekleşebilmesi için gerekli şart ve koşulları oluşturmak ona göre yemek, içmek gerekirse hayat düzenini ona göre dizayn etmek velhasılı ve en önemlisi nefsani dünyevi isteklerden arınmaktan elden geldiği kadar bazı zamanda şartları zorlayarak bunlardan feragat etmekten geçtiğine kanaat getirdim.
Sonuç olarak mücadele vermeli ve beklentimiz yönünde hareket etmeliyiz. Şimdi bunu şu zamandaki kimileri için marjinal veyahut uçta bir örnek olacak belki ama bu örneği verdiğimde konu belki de daha iyi anlaşılacak diye ümit ediyorum. Örneğin herhangi bir inanca sahip birisi değilsiniz ve RABBİMİZ nasip etti vesileler tevafuklar sizi getirip İslami bir hayat tarzının tam orta yerine koydu sonrasında bununla birlikte beklentileriniz neler olabilir diye düşünüyorum hayatımı yaşayışımı hareketlerimi inandığım şeylerin emir ettiği gibi düzenleyip neticesinde de rahat ve huzurlu bir hayat yaşamak beklentisi içinde olurum lakin bu beklentime karşın beklentimin gerektiği gibi davranamazsam bunun neticesinde beklediğim şeyin gelmemesi doğal bir sonuç olacaktır.
BEKLENTİNİN EN BÜYÜĞÜ MUTLULUK;
Yazıma kaldığım yerden devam ederken bu paragrafı da açmazsam olmayacaktı çünkü dünya yeryüzünde yaşamış olan yaşayan hatta ve hatta yaşayacak olan insanların %99′ unun en büyük beklentisi mutlu olmak ve huzurlu bir yaşam lakin bunun gerçekleşmesi için çoğu hiç bir çaba sarf etmemekle beraber her şeyi yaptığını iddia ederlerken hiç bir şey yapmamaktadırlar. Çünkü mutluluk ve huzuru değişik mecralarda arayıp olmayacak şeylere musallat oluyorlar bu benim görüşümdür ve kabul gösterip göstermemek sizin elinizdedir.
Bence mutlu ve huzurlu bir yaşamın sırrı ebedi saadete ulaşmanın iki cihanda mutlu olmanın sırrıyla aynı. Burda bir parantez açmak isterim şimdi içimizden kardeşim ben maddi ve manevi olarak yapmam gerekenleri yapıyorum en azından yaptığımı düşünüyorum ama mutlu olamıyorum bu yaşadığım hayat bana mutluluk ve huzur sağlamıyor. O vakit şöyle kafanı önüne eğ ve özeleştiri yap derim ben öyle diyenlere bu hareket hiç bir şeyi yolunda gitmeyenler tarafından da yapılması gereken bir harekettir. Her iki cenahta önce kendinden başlamalı bazı şeyleri düzeltmeye başka türlü bir çözüm nerde varsa namümkündür çünkü.
Bu paragrafla alakalı çarpıcı bir örnek daha vermek isterim naçizane çünkü bu vereceğim örnekte günümüzde çok karşılaştığım çoğunlukla sükut-u hayalle sonuçlanan sonucu bitiş olarak tamamlanmasa da ruhen bir huzursuzluk ve mutsuzlukla dünyevi olarak hayatını devam ettiren esas amaç olan saadeti ebediyetle sonuçlanmayan içten içe sadece bazı mecburiyetler doğrultusunda idame ettirilmeye çalışılan toplumun yapı taşını oluşturacak insanların anne baba olmaları dışında kendinden sonra ki toplumu oluşturmasının meydana getirmesinin yapı taşı olan aile kurma aile olma safhasında esas olması gerekenleri bırakıp değişik yollara yollananlar tarafından insanların nasıl şekillendirildiğine kendimle beraber sizi de şahit tutacağım ki belki bu satırları okumak bir kişiye iyi gelir ve gerçek mutluluğa giden yolu en azından tarif etmesek de yönünü göstermiş oluruz.
”NİYET SAADET AKIBET HÜSRAN OLMASIN”
Bu köşede yazdığım gibi söylediğim her şey tamamıyla benim kendi fikrimdir ve kabul edip etmemek siz okuyanların elindedir ve eleştiride de bulunabilirsiniz hem düşüncelerime hemde yazdıklarıma. Şimdi esas olan çarpıcı örneğe geçmek istiyorum. Farz edelim ki bir arkadaşımız var hayata geliş gayesinin ne olduğunun farkında aynı zamanda da yaşamış olduğu hayat tarzı olarak bu farkındalığı hayatına yansıtmak amacında bu fikriyatla hareket etme gayesinde bu minvalde de hayatına dahil etmek istediği her kişi ve yaşadığı her olayı bu istikamete göre yönlendirmek istiyor. Gel gelelim hayatının en önemli kararını alması gerektiği dönemde dünya hayatıyla beraber saadeti ebediyen birlikte olmak istediği hayat arkadaşım demek istediği ve onunla aynı fikriyatta olan hatun kişi yada ailesi tarafından düşüncesi beklentisi dışında gitmek istediği yoldan alıkonulmak istiyor, isteyişin sebebi tamamıyla dünyevi bahanelerden ibaret maneviyatta bilgili olsalar da ne yazı ki kullar acep ne der gibi bir bedbahlıha sığınmakla beraber nefsaniyetle hareket etmek gibi bahaneleri de var.
Bence bu arkadaş tutmuş olduğu saadeti ebediyet yolunda kararlı olmalı hak olan KURAN-I KERİM VE EFENDİMİZ HAZRETİ MUHAMMED SALLALAHU ALEYHİ VESELLEMİN SÜNNETİ SENİYESİNDE İKRAR KILMALI VE ONA İTAAT ETMELİ VELHASILI KUL NE DERDEN ZİYADE ALLAH CELLE CELALÜHÜ NEDERE BAKMALI YOLUNUDA YUVASINIDA ONA GÖRE KURMALIDIR.
Açık ve net olacak olursak misalim şu zamanda ki yuva kurmak için yapılan şatafatlı merasimlere eleştiridir, dışardan baktığında mangalda kül bırakmayan insanlar sanki kullara göre yaşıyormuşçasına onlara göre merasim yapmaktadırlar fikrim şudur ki yanlış yapmaktadırlar, bu durumun yakın zamanda içerisinde bulunacak bir namzet olarakta ben bu olayın karşısında olup yalnızca yaradanımız ALLAH CELLE CELALÜHÜ’nün rızasını kazanmaktan başka bir emelim yoktur ve dahi olamaz.
Benimle birlikte bu hal içerisinde olan durumdaşlarıma da tavsiyem odur ki dünya hayatında bir günlük şamata için ebedi saadeti kaçırmaya değmez. Rızaların en bahtiyarı ALLAH CELLE CELALÜHÜ’NÜN RIZASIDIR. VESSSELAM…
*GÜNÜN SÖZÜ*
* MUTLU OLMAK İÇİN TEK YOL ALLAH CELLE CELALÜHÜNÜN RIZASI VE PEYGAMBER EFENDİMİZİN SÜNNETİ SENİYESİ .
*KULLAR DÜNYAYA BAKAR SEN SAADETİ EBEDİYEYİ DÜŞÜN DÜNYADAN VAZGEÇ.
*MUTLU OLMAK İSTİYORSAN TERK ETMEN GEREKEN İKİ ŞEY 1) NEFSİN 2)ELALEM NEDER.
*MUTLU VE HUZURLU OLMAK İSTİYORSAN SONUNUN SÜKUTU HAYAL OLSUN İSTEMİYORSAN SIRF ELALEMİ MUTLU ETMEK VE ONLARDAN DÜNYALIK LAF DUYMAYACAĞIM DİYE HAREKET EDİP BİR GÜNLÜK MUTLULUKLA AVUNMA SEN SAADETİ EBEDİYEYİ SEÇ ALLAH RIZASINI GÖZET ÇÜNKÜ;
ALLAH VAR GAM YOK..
**SENİNLE EBEDİ SAADETE YÜRÜMEK NİYETİM GÖNLÜNDE BANADA YER VARSA GEL GİDELİM**
*Ayın ondördü gibi açık ve aleni yolumuz belli gidişimiz saadeti ebediyeye
* Yolumuzu aydınlatan iki ışık biri ALLAH kelamı KURAN-I KERİM birisi en sevgilinin habibi MUHAMMED MUSTAFA SALLALLAHÜ ALEYHİ VESELLEM
*Şart belli koşulsuz teslimiyet ve sonsuz aidiyet her iki cihanda
*ELİF gibi tek ve bir olmak maksadıyla yek vucütla varalım huzura sonunda diyelim ELHAMDÜLİLLAH.