Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Doğan Bekin, “Mülteci sorununa akıllıca çözümler ortaya koymamız gerekir. Gerginliğe neden olabilecek kriz yöntemleriyle sığınmacı sorununu çözüme kavuşturma isteği yeni sorunları da beraberinde getirebilir” dedi.
Yeniden Refah Partisi Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Doğan Bekin, yaptığı yazılı açıklamada, ayrıştırıcı ve ötekileştirici yöntemlerle sığınmacı sorununa çözüm sunmak yerine, tarihsel bağları da göz önüne alarak ‘iyi komşuluk’ ilişkileri çerçevesinde uzlaşıcı yöntemlerle bu sorunun üstesinden gelmenin mümkün olduğunu söyledi.
Bekin, “Son dönemde göçmen bağlamında, Türkiye’de matrisine içinden çıkılması güç yeni bir girift sorunun daha eklemlenmeye çalışıldığını görmek mümkündür. Ortadoğu coğrafyasında karşılıklı ortak jeopolitik menfaatlerimizi koruyacak ve ileriye yönelik ilişkileri geliştirecek politikaları ön plana alacak doğrultuda mülteci sorununa akıllıca çözümler ortaya koymamız gerekir.
Gerginliğe neden olabilecek kriz yöntemleriyle sığınmacı sorununu çözüme kavuşturma isteği yeni sorunları da beraberinde getirebilir. Şu da bir gerçektir ki, Türkiye, Suriye ve Irak sınırlarında kabile ve akraba ilişkilerini de dikkate alarak daha yapıcı yöntemlerle sığınmacı sorununun çözüme kavuşturulması, ileride müspet sonuçları da beraberinde getirmesi kuvvetle muhtemeldir. Elbette ki, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne halel getirmeye yönelik her türlü ayrıştırıcı teşebbüs, güvenlik ve istikrarı bozma konusundaki eylem izharının görmezden gelinmesi ve tolere edilmesi asla mümkün olmasa gerek” diye konuştu.
‘PYD’NİN FAALİYETLERİNİ UNUTTURMA ÇABASIDIR’
Türkiye’de sığınmacılar üzerinden çıkarılmaya çalışılan gerginliğin arkasında, ABD’nin Kuzey Doğu Suriye’de terör örgütü PYD’nin faaliyetlerini unutturma çabasının olduğunu belirten Bekin, şunları kaydetti:
“ABD’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda faaliyet gösteren Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG), sürekli stratejik askeri teçhizat ve malzeme desteği vermesi gelecekteki istikrarsızlığın da altyapısını oluşturmaya yöneliktir. İleride bu yapılanmanın barışçıl amaçlara yönelik olmasını düşünmek aşırı safdillik olsa gerek. Suriye’de kendi stratejik çıkarlarını maskelemeye çalışan ABD’nin son gelişmelerde adım adım hedefine ulaşmakta olduğunu görmek mümkündür.
İşte bu noktada, bazı bireysel olumsuzlukları öne sürerek Türkiye’nin yumuşak karnını oluşturan ‘göçmen politikası’ üzerinden farklı etnisiteleri topyekûn ötekileştirmeye yönelik politikaların ihdas edilerek algıya yönelik gündem oluşturulmaya çalışılması hiç şüphesiz Kuzey Doğu Suriye’deki PYD, YPG unsurlarının ana gövdesini oluşturduğu SDG’nin faaliyetlerini unutturmaya yönelik sinsi planın bir parçasıdır. Sonuç olarak, yıllarca ev sahipliği yaptığımız savaş mağdurlarının yeniden ülkelerine geri dönerken onları ötekileştirerek değil, barışçıl, yapıcı, birleştirici politikalarla ve kardeşlik ruhuyla geri göndermemiz ileriye yönelik Türkiye’nin Kuzey Suriye’de oluşturmaya çalışacağı politikaların uygulanmasında büyük önem kesp edecektir.”