Ölümünün 748’i yıl dönümünde Mevlana Şeb-i Arus törenleriyle Konya’da anıldı
Mevlana’nın ölüm yıl dönümü dolayısıyla Konya’da düzenlenen ‘Hz. Mevlana’nın 748’inci Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri’ kapsamında gerçekleşen Şeb-i Arus törenleriyle anıldı.
Törene Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallılar Heyeti Başkanı Binali Yıldırım da katıldı. 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan’ın Belh şehrinde dünyaya gelen Mevlana, 17 Aralık 1273 tarihinde Konya’da vefat etti. Mevlana, ölüm gününü yeniden doğuş, sevdiğine yani Allah’ına kavuşmak olarak kabul ediyordu. Öldüğü güne ‘düğün gecesi’ anlamına gelen ‘Şeb-i Arus’ dediği içinde Mevlevilikte, Mevlana’nın öldüğü gün ‘Şeb-i Arus‘ olarak kabul edildi. Mevlana’nın ölüm yıl dönümlerinde ‘Vuslat’ (Sevgiliye kavuşma) törenleri düzenleniyor. Bu yıl düzenlenen ‘Hz. Mevlana’nın 74’üncü Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri, bugün Mevlana Müzesi’nde sandukasının başında Gülbank duasıyla başladı.
Duanın ardından Mevlana‘nın 748’inci Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri için Konya’ya gelen Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Mevlana ve oğlu Sultan Veled’in yenilenen sanduka ve puşidelerinin (mezar örtüsü) açılışını gerçekleştirdi. Ardından Mevlana Kültür Merkezi’nde sema törenine geçildi. Törene Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallılar Heyeti Başkanı Binali Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Konya Valisi Vahdettin Özkan, Mevlana’nın 22’nci kuşaktan torunu Esin Çelebi Bayru katıldı. Birçok yabancı medya çalışanının da takip ettiği program, televizyon kanallarından Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’nün sosyal medya hesaplarından canlı yayınlandı.
‘MEVLANA’NIN MESAJINI KITALARI AŞARAK DÜNYANIN DÖRT BİR YANINA ULAŞTIRACAĞIZ’
Törende konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Mevlana Celaleddin Rumi’yi anmak 700 yıl önce yaşamış bir tarihsel şahsiyeti anmanın ötesinde onu her yönüyle anlamak ve bu çağa taşımakla ancak mümkündür. Unutmamalıyız ki bugün dünyanın içinde bulunduğu durum, insanlığın onun merhamet ve muhabbet çağrısına daha fazla ihtiyaç duyduğunu açık bir şekilde göstermektedir. Bu çağrıyı, bu mesajı zaman, mekan, sınır tanımadan farklı coğrafyalara, farklı toplumlara ulaştırmak ise bizin en temel görevlerimiz arasında yer almaktadır. İnsanlık gerçekten bu çağrıya muhtaç. Hemen hemen her gün dünyanın dört bir yanından acı haberler işitiyoruz. Çocuklar babasız kalıyor. Kadınlar eşlerini kaybediyor.
İnsanlar evlerini terk edip zorunlu göç etmek zorunda kalıyor. Köyler yakılıyor, şehirler bombalanıyor, milyonlarca insan suya, gıdaya, ilaca ulaşmakta büyük zorluklar yaşıyor. İnsanlar farklılıklarından ötürü birbirlerini düşman görüyor. Böyle bir ortamda insanları sevgiye, iyiliğe ve adalete davet eden Mevlana’nın mesajını kıtaları aşarak dünyanın dört bir yanına ulaştırmak için elimizden gelen gayreti göstereceğimizden kimsenin şüphesiz olmasın. Böyle bir değere sahip olduğumuz için Allah’a ne kadar şükretsek azdır. Özellikle genç kardeşlerimizi medeniyetimizin bu köklü şahsiyetleriyle buluşturmak ve onları Mevlana Hazretlerinin düşünce yapısı ve ahlak anlayışıyla yetiştirmek adına ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz.” dedi.
‘ÜLKEMİZİN BARIŞINI BOZANLARLA YAN YANA DURMAMALI, KOL KOLA YÜRÜMEMELİYİZ’
Törene katılan Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallılar Heyeti Başkanı Binali Yıldırım ise şöyle dedi: insanların hepimizin birbirine saygı duyduğu güvenliği, kardeşlik bağlarının güçlü olduğu komşuluk ilişkilerinin geliştiği, huzurlu, güvenli, daha da müreffeh bir toplum haline geldiğimizde, daha mutlu olacağımızdan, daha mesut olacağımıza yürekten inanıyorum. Aramıza fitne fesat tohumlarının ekilmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Karşılıklı hoşgörü anlayışı içinde bir arada yaşamaya devam edelim. Dünyanın insanlığın ortak evi olduğunu, vatanımızın da evimizin bir odası olduğunu aklımızda tutalım Terör şiddet, savaş gibi, yeryüzünü kan gölüne çeviren hiçbir kirli eylemin, emelin, ülkemizin, insanlığın barışını, huzurunu bozmasına izin vermemeliyiz.
Hoşgörüyle, birlikte yaşama kültürümüzü daha da ileri taşımalıyız. Ülkemizin barışını ve huzurunu bozanlarla yan yana durmamalı, kol kola yürümemeliyiz. Allah’ın yarattığı, en şerefli varlığı insan olduğu, insan da Yaradan’ın yaratılan bütün varlıklara hürmetle muamele ve sorumlu olduğu gerçeğini hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız. Mevlana’nın hürmet, muhabbet ve telkinlerinin tavsiyelerinin her gönülde karşılık bulmasını, yeryüzünde iyiliği, güzelliği, kardeşliğin hakim olmasını yüce Rabbimden niyaz ediyorum.”
ŞEB-İ ARUS TÖRENİNDE, SEMA GÖSTERİSİ
Protokol konuşmalarının ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu, sema gösterisi yaptı. Davetlilerin ilgiyle izlediği sema, Mevlevi dervişi olarak kabul edilen semazenler tarafından gerçekleştirildi. Sema, kulun hakikate yönelip, akılla- aşkla yücelip, nefsini terk ederek, hakta yok oluşu ve olgunluğa ermiş, kamil bir insan olarak tekrar kulluğuna dönüşüdür.
HER KIYAFETİN BİR ANLAMI VAR
Özel kıyafetlerle sema yapan semazenlerin başındaki sarık ‘sikkesi’, Mevlevilikte ölünce başucuna dikilen mezar taşını, hırkası mezarını, üst tarafı dar, aşağısı geniş ve kolsuz beyaz renkli kıyafeti olan ‘tennure’ kefenini temsil ediyor. Tennurenin üstüne ise iliksiz ve düğmesiz yelek ‘destegül’ bele ise dört parmak genişliğinde Arap alfabesinde elif harfine benzer ‘elifi nemed’ kuşak takılıyor.
Tasavvuf müziği eşliğinde gerçekleşen sema gösterisinde semazenler, ilk önce kollarını çapraz bağlayarak, görünüşte ‘Bir’ rakamını temsil eder ve böylece Allah’ın birliğini tasdik eder. Ardından kollarını her iki tarafa açıp zikir yaparak, sağ eli dua eder gibi yukarıya, sol eli aşağıya açıktır. Bu, ‘Haktan alır, halka saçarız, hiçbir şeyi kendimize mal etmeyiz, görünüşte var olan, vasıtalık eden bir suretten başka bir şey değiliz’ anlamına gelmektedir. Sağdan sola kalbin etrafında dönerek, bütün insanları, bütün yaratılmışları, bütün kalbiyle sevgi ve aşkla kucaklayışıdır. Yedi bölümden oluşan semanın her bölümünün ise ayrı bir manası bulunuyor.