Henüz 9 yaşındaydı Merve Arık. Muğla’nın Yatağan ilçesinin bir köyünde yaşıyordu. Yatağan’a gelmişti anne ve babasıyla.
Elinde küçük bir liste dünden kalma. Okuldaki eksiklerini alacaktı. Babası ona söz vermişti, istediği birkaç okul malzemesi belki sulu boya takımı ve birde okul forması alacaktı, Merve. Henüz başında toz bulutlu hayaller, birde önünde koca bir ömür vardı. Çünkü o daha 9 yaşındaydı. Köyde ki Fatma nine 78, Mehmet dede ise 80 yaşından büyüktü.
Bir gün onlar kadar olacaktı Merve. Okuyacaktı ama, Belki öğretmen belki hemşire olacaktı veya bir avukat. Merve’nin minik ellerinde kalemler kağıtları yazacaktı. Merve öğrenecekti. Bir gün büyüyecektir, birisini sevecekti. Beyaz gelinlik giyip prensesler gibi olacaktı. Beyaz en sevdiği masumluğu ile değil en sevmediği şekilde geldi ona, kaldırımsız, geçidi olmayan bir yolda, geçerken buldu ölüm yolun ortasında. Bir fren sesi ile son buldu, hayaller, düşler, her şey durmuştu bir anda. Feryat figan seslerinden başka bir şey yoktu.
Yaşıyor dendi kalbi atıyordu, o hastane senin bu hastane benim çabaların nafileydi, bir kere ölüm yakasına yapışmıştı küçücük Merve’nin. Ağabeyinin kaderini yaşıyordu minik Merve. Çünkü abisi de bu yolda yıllar önce kaza sonucu ölmüştü. Bekleyiverseydi o çarpan araba sadece bir kaç saniye, yada yavaş gitseydi o çabucak gitmesi gereken yere ne var biraz geç kalsaydı. Ne olacaktı? Belki birileri neden geç kaldın diye biraz kızacaktı. Oda diyecekti trafik var ondan geç kaldım. Belki bir hayat kurtulacaktı. Ya da yol tadilatından önce bir üst geçit yapılsaydı.
Lakin kader bu ne yapacaksın, birilerinin dikkatsizliği, birilerin aymazlığı vesile olacaktı, deyip teselli olunmaz gönlümüze bir bahane bulup susturmak istesekte, maalesef bu yaraya yara bandı çok küçük geliyorken, göz kapaklarımıza nemli bulutlar otururken, bu yıl daha yağmuru da görmemişti Merve, diyorken beynimin içinde bir ses, aklıma yıllar önce yazdığım şiir gelir, aslında her çocuk cennete yolculuk yaparken berzah alemine bile uğramadan bu şiiri anımsadım. Sizinle bir şiirimi paylaşmak isterim;
YÜREĞİMDE Kİ ÇOCUK,
Bir ufacık çocuk vardı,
Yüreğimde yaşardı,
Sorular bilmeceler,
Bazen tekerlemeler,
Hayata gülerek bakardı, …
Yaprak neden yeşildir,
Gök niçin mavidir,
Güneş yazın yakarda,
Kışın peki nerededir,
Kurdun dişleri varsa,
Kuzunun da dişi var,
Kurt kuzuyu neden yer,
Kuş kuzuyu neden yer,
Kulağıma fısıldar, Soruları o sorar,
Duygular acı hisliDuygular garip mahzun,
Cevap veremez ona, Çekilir yalnızlığa, …
Sorular tekrar eder,
Cevap bulamasa da,
Kelimeler dizeler,
Cümleler paragraflar,
Belki koca bir kitap,
Bence daha da büyük,
Cevaplar suskun kalır,
Cevaplar mahzun kalır,
Susmaz devam eder ya çocuk,
Bazen de kaçmak ister,
Elleri ayakları, Kelepçeli, prangalı o çocuk, Sorar son sorusunu çocuk;
“Çocuklar neden ölür, Niçin öldürülür,”
Bir an içim burkulur,
Cevap bulamaz soru,
Cevapsız kalır soru, …
Ne oldu çocuk sana,
Ölmekten mi korktun,
Yoksa yaşamaktan mı?
Bu hayatta, Yaşamakta ölmekte var,
Hiç korkma, Çocuk sadece gülümser bana,
Sanki yaşı bin gibi,
Acı bir zehir gibi,
Derken gözüm yaşardı,
Sustum konuşamadım,
O akla kavuşamadım. …
Bir ufacık çocuk vardı,
Yüreğimde yaşardı,
Haksızlıklara dayanamaz,
Bazı anlar taşardı.
Mekan’ın cennet zaten minik Merve sana bu dünya az oldu diğer tarafta ruhun şad olsun, cennet mekanın olsun, burada yaşayamadığın hayallerin orada gerçek olsun.