Merhaba çocuk sen, koca bir mutluluğun yeryüzüne düşen damlasısın. Sen, bütün karanlıkları aydınlatacak ışıksın.
Gecenin bir yarısı… Gözlerim doğacak güneşin umudunda, kulaklarım geceyi delip geçen zifirilikte. Amansızca, fütursuzca, hunharca düşünüyorum seni çocuk. Sol yanımda ölesiye bir umut, sol kaburgamın altında anlamsız ama anlamsız olduğu kadar umuda direnen bir sızı… yorucu, terli bir hazzın; bir coşkunun ürünü değilsin sen çocuk. Aksine; ahlaklı bir bilincin, yüce bir sevginin, olası güçlü bir aşkın sonsuzluğa evrilecek hasadısın tüm hasetlerin gölgesinde.
Korkma sakın çocuk! Korkma bu evrenin karanlığından. Korkma bedenine sarılıp yükselecek zehirli sarmaşıklardan. Korkma gökyüzünü örten kara bulutlardan. Korkma seni sen yapacak değerleri hiçe sayanlardan. Korkma çocuk! Sakın korkma! Sen, koca bir mutluluğun yeryüzüne düşen damlasısın. Sen, bütün karanlıkları aydınlatacak ışıksın. Sen, annenin gözyaşına; babanın hüzünlü yüreğine tek başına direnecek olansın.
Tüm düşlerimin tükendiği yerde, çakır gözlerini düşlüyorum çocuk. Gözlerindeki umuda sarılıp adem elmamı ıslatıyorum. Bekliyorum çocuk! Kış mevsiminin bahara yüz tutmasını bekliyorum. Bekliyorum seni çocuk! Kendimden geçip sende doğacağım günü bekliyorum.
Özlüyorum seni çocuk! Çok özlüyorum…