Şüphesiz dünya kupası tarihinin en iyi final maçını izledik. Öyle bir maç oldu ki son saniyesine kadar nefesler tutuldu maç defalarca el değiştirdi. Herkesin aklında oluşan acaba bu seferde mi olmayacak sorularına rağmen futbol Messi’ye olan borcunu ödedi.
Arjantin takımının kadro kalitesinin ne kadar yetersiz olduğunu maç içerisinde defalarca gördük. Turnuvaya zaten kötü bir başlangıç yaptılar final maçına da favori olarak çıkmadılar. Kadro kalitesi ve derinliği yüksek olan taraf net olarak Fransa idi ama hesaba katmadıkları iki adam Messi ve kaleci Emiliano Martínez takımlarına şüphesiz kupayı getiren en temel iki isim olarak tarihe geçtiler.
İlk yarıda Fransa sahada yoktu hiçbir varlık gösteremediler. Açıkçası ilk yarıdaki skor ile maç bitmiş olsaydı bu şampiyonluk bu kadar anlamlı olmazdı. Maçın sürekli el değiştirmesi Messi ve Mbappé’nin karşılıklı verdiği iki üstün performanstan sonra bambaşka bir hâl aldı. Mbappé ülkesi adına inanılmaz işler yaparak bir kez daha saygıyı hak etti. Galibiyeti getirmek için adeta tüm tuşlara bastı ama karşısındaki bölüm sonu canavarını geçemedi.
Maçın kırılma anında ise tarihin en büyük kurtarışlarından birine 129. dakikada imza atan Emiliano Martínez ise adeta pastanın üzerine konan çilek gibiydi. Futbol adına muhteşem bir geceydi desek yanlış olmaz. Orta sahada ise Arjantin adına olağanüstü performans gösteren Mac Allister’ı yazmadan geçersem büyük haksızlık yapmış olurum.
Başrol oyuncusuna gelirsek eğer yeniden, oyunun her alanında sahada görünmüyor yok denilen anlarda tüm pozisyonların içerisine dahil olarak kendini unutturmayı başararak doğru yerlere attığı toplu topsuz koşular ile kilit pasları ve attığı gollerle bu kupanın gerçek sahibi benim dedi Leo.
Kariyeri boyunca sergilediği her başarısında, kırdığı tüm rekorlardan sonra sürekli önüne getirdikleri Maradona’nın dünya kupası şampiyonluğu her zaman tartışmalara yol açtı. Bu enfes finalden sonra kıyaslamaları ve tartışmaları tamamen ortadan kaldıran Messi tüm futbol dünyasına ben futbolun ta kendisiyim mesajını verdi.
Turnuvaları yeniden tanımlayan tüm konuşmaları yazılan, çizilen senaryoları değiştiren bir adam bu. Bunu ilk kez yapmadı bu adam.
2009 ve 2011’de tarihin en iyi kadrolarından birine sahip United’ı finalde mağlup eden, Jerome Boateng’e attığı çalım ile hayata küstüren, Santiago Bernabéu’da kralın tribünlerini 500. golü ile susturup formasını gösteren bu adam şüphesiz koleksiyonundaki eksik olan son ve eşsiz parçayı da kazanarak tartışmalara son verdi. Farklı mekânlarda atılan farklı güzellikteki bu gollerin ve rekorların adamı Messi dünya’nın 4.543 milyarlık hayatında onun dönemine denk gelmiş olmamızın ne kadar büyük bir nimet olduğunu bizlere bir kez daha göstermiş oldu.