Mağduriyetler; insanları hem maddî hem de manevî olarak zor duruma sokan hâller silsilesidirler.
Nacizane, bu yazımda hem güncel hem de önemli bir meseleyi kaleme almaya çalışacağım. Boşanmak; resmî evlilikleri mevcut olan iki tarafın medenî bir şekilde evliliklerini sonlandırmalarıdır. Boşanmayı gerekli kılan meseleler ve bu meselelerin Türk Ceza Kanunumuzdaki yerleri mevcuttur. Ve bu gerekliliklerin en önemlileri arasında yer alır İhanet!…
İhanet mi? Suçtur!…
Maalesef. İhanet; Eski Türk Ceza Kanunumuz‘da 765. Sayıda/440. Maddede yer almasına mukabîl hapis yaptırımı gerektiren bir Suçtu! Fakat şu anda yürürlülükte olan Türk Ceza Kanunumuz’da İhanet yani diğer bir adı ile Zina resmî bir Suç teşkil etmemekte bilâkis Kusur diye adlandırılmaktadır…
Mağduriyet Nerede?…
İhanet ile ilgili boşanma davalarında mağduriyetler yaşanabilmektedir.Örneğin; ihanete uğrayan taraf boşanma davası açtığı zaman sonuçlanması uzun bir süreye yayılabilmektedir.Bu süre zarfı haklı olan tarafı hem psikolojik hem de ekonomik olarak yıpratabilmektedir.Mesela; ihanete uğrayan taraf erkek ise kendisini aldatan eşine dava süresince tedbir nafakası vermektedir.Aldatan taraf erkek ise bu sefer de kadın mağduriyetler yaşayabilmektedir.
Kadının devletimiz tarafından, aldatan erkeğe zorunlu kılınan nafaka alma hakkı vardır.Ve eğer erkek bu nafaka verme zorunluluğunu reddederse belirli süre zarflarında hapis yaptırımına uğrayabilir.Fakat tek bir nafaka miktarının günümüzde bir kadına yetmesi çok zor vâkî olan bir husustur.Ki bir de bu kadının çocukları varsa!
Şiddetten Fona Bir Yol Çizilmeli!…
Maalesef ki ülkemizde Kadına Şiddet diye bir zulüm hakikati vâkidir.Ve bu zulümü icra edenlerin gerekli yaptırımlara uğramadığı gözlemlenebilmektedir.Kadına Şiddet zulmünü uygulayan Suçlular! Türk Ceza Kanunumuz tarafından bir yaptırıma uğratılabilir ve bu Suçlu kişiler,uğradıkları yaptırımlar ile birlikte para cezasına çarptırılabilir! Ve bu Suçlulardan alınan paralar ile Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz tarafından bir fon oluşturulabilir ve bu fondaki paralar ile de ihanet,şiddet,iftira vb.mağduriyetleri yaşayan kadınlarımıza ve çocuklarına maddî destek verilebilir…
Peki Suçsuz Erkekler?…
Suçsuz kadınlarımız olduğu gibi Suçsuz erkeklerimiz de elbette ki vardır.Maalesef televizyonlarda gördüğümüz ahlaksızlıklar bizi şoke etmekte ve Aman Ya Rabbim! Biz hangi ara bu kadar ahlaklasızlaşabildik? Dedirten cinstendir.Son zamanlarda ihanete uğrayan erkekler maalesef ki çoğalmış durumdadır.Durum o kadar çirkinleşmiştir ki o Suçsuz erkekler boşanabilmek için bile Suçlulara ulaşamamakta ve çareyi televizyon programlarına çıkmakta aramaktadır.Bu gibi iğrençliklerden mütevellit bir boşanmayı bile karşı taraftakine çok gören ve o erkeğin televizyon programlarına çıkmak gibi bir hareketi yapmak zorunda bıraktıkları için! Aldatan tarafa İtibar Tazminatı başlığında bir yaptırım Türk Ceza Kanunumuz’da yer alabilir…
Ya Çocuklar?…
Ve Suçluların,Suçsuzların bulunduğu bir ortamda tek Masum olan varlıklar, Çocuklar! Ya annesi, babasını, ya da babası, annesini aldatmış olan veyahut büyükler dediğimiz ebeveynlerinin anlaşamamazlıkları sebebi ile zorlu psikolojik, fiziksel şiddete maruz kalmak zorunda kalan ve o minik yürekleri ile tonlarca zulüme, soruna şahit olmak zorunda kalan, Çocuklar!
Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz, bu masum çocuklara olabildiğince en iyi pedagojik destek verebilir. Evet. Belki hiç kimse bir çocuğun kalbinden, aklından yaşadığı zorlukları tamamı ile alamaz. Fakat hiç değilse bir gülde bulunan onlarca dikenden birini kopartabilir…
Peki Zina Suç Mu Kusur Mu?…
Zina,aldatma veyahut diğer bir adı ile ihanet.Hangi başlık altında toplarsanız toplayın her biri bir parantez hükmünde kalır,İnsan Olamama’nın yanında! Zina gerek Dinî gerek Vicdanî olarak çok büyük bir Suçtur! Fakat maalesef ki yukarıda da bahsettiğim gibi Eski Türk Ceza Kanunumuz’un 765. Sayısında/440. Maddesinde Zina’nın hapis yaptırımı gerektirecek bir Suç olduğu belirtilmiştir.Fakat maalesef ki Zina’nın Suç teşkil etme durumu değişmiş ve bir zamanlar resmîyette dâhi Suç teşkil eden Zina,Kusur olarak tanımlanmak durumundadır.Acaba sonunda hapis gibi bir yaptırım bulunan bir cezayı kimler icra edebilir?…
Velhâsılkelâm; nacizane bu yazımda, Suçlu/Suçsuz tâbirlerini sıklık ile kullandım. Bazı durumlarda bazı şeyler sorgulanabilir belki. Örneğin; bir eve hırsız girdiyse, o evin sahiplerinin camları, kapıları açık bırakmış/bırakmamış olma ihtimalleri gibi. Fakat bazı durumlarda ise böyle bir sorgulama anlamsız olmaktadır. Örneğin; Vatan’a İhanet! İnsana İhanet! Dine İhanet! Gibi…Nacizane, bu yazımı kaleme almam için danıştığım Çok Değerli Avukat Beyefendilere sonsuz şükranlarımı ve dâhi minnettarlıklarımı iletiyorum. İnsan olabilme Sanatını hâkkı ile icra, ifâ ve dâhi ihyâ edebilen herkese de sonsuz saygılarımı ve dâhi sevgilerimi sunuyorum…