Elma ağacının içini boşaltan sığırcığa sesleniyorum. Elma ağacından sesleniyorum.
Kutsalımı bozuyorsun. Havva’nın yediği Adem’in boğazına takılan ve her erkekte Adem’in izi, “Adem Elma”sını hatırlatıyorum sana.
Yavrularını beslemek için içimi boşalttın ve topraktan aldığım suyu kestin. Yaşamak için sığırcık beni nasıl öldürürsün? Su gitmeyen dallarımın kırılmasına nasıl sebep olursun. Kutsal Elma’yı nasıl lanetlersin.
Oysaki bir hikaye var. Cenneti kutsayan, Şeytan’ı ölümsüzleştiren, Lilith’i dışlayan, Havva’yı cezalandıran ve Adem’i yücelten bir hikaye var.
Önceki hayatından nasıl biriydin Sığırcık? Her zaman böyle neşeli öter miydin? Yoksa Ortaçağ’da yaşamış bir cadı mıydın? Çok merak eder oldum bu aralar…
Ahhh Sığırcık… Artık senin her ötüşünde bir hikaye kuruyor ve bulutların üzerine yazıyorum. Bulutlar, kah güneş açıyor kah yağmur yağdırıyordu. Bu kadar dokunaklı hikayeleri oluşturabileceğimi kim bilebilirdi Sığırcık.
Elma ağacı seni kutsasın mı istiyorsun? Kutsanmak istiyorsan bulutların seni vaftiz etmesine razı olacaksın. Ahh Sığırcık, saklanmak için yıldızları geceleri beklediğini biliyorum. Yavrularının açlık çığlıkları hatırına seni kutsayacağım. Gökyüzü şahidim olsun.