Kıymetli okurlarım, 160 yıl önce dün yani; 19 Haziran 1862 yılında birleşik devletlerde kölelik yasaklanmış. O kıtada yaşayanlar adına oldukça güzel bir gelişmedir. Demokrasi beşiği (!) birleşik devletler bu tarihle övünebilir, başkaları da alkışlayabilir. Peki ya bizler?
Tarihin hiçbir döneminde köle olmamış, köleliğe karşı çıkmış bir milletin mensubu olarak ve 1400 yıl önce ilk vahiy geldiği andan beri köleliği reddeden dinimizin mensubu olarak alkışlamalı mıyız?
İlk Türk kavimlerinde dahi Türk hep özgür olmuştur. Han, Bey, Kağan veya hükümdar ne isimle adlandırılırsa adlandırılsın “Töre” adı verilen kanunlarımızda kişi hep özgür kılınmıştır. Kendi iradesiyle hareket etmek Türkün özüne vardır. Elbette belli dönemler hariçtir, örneğin savaş hazırlığı yapılırken asker özgür değildir ama bir asker; savaş durumu dışında kendi iradesiyle beyini seçmekte özgürdür. Kimse, kimseye zorla hizmet etmez, ancak bedeli ödenmek ve kişinin hakları korunmak kaydıyla hizmet etmesi istenebilir.
Yüce dinimiz indirilmeye başlandığı andan itibaren köleliği yasaklamış ve kişinin hürriyetinin kimsenin elinde olamayacağını emretmiştir. Dolayısıyla daha dün sayılan 160 yıl önce köleliği kaldıran bir topluluğun hukuku, yaşama dair kanunları nazarımda henüz olgunlaşmamış henüz gerçeği bulamamıştır. Kim alkışlar ise alkışlasın, demokrasiden anlamayan, insan hak ve hürriyetini dilediğince eğip bükebilen bir otoritenin çıkıp bugünün dünyasına ders verebileceğini düşünmesi açıklanamaz ve kabul edilemez. Yalnızca ekonomik ve askeri güç ile dikta ettikleri yasaların temelsizliği adım attıkları her coğrafyada gözler önündedir. Irak, Afganistan, Suriye en göz önündeki örneklerdir.
Gelin karşılaştırma yapmak için tarihe bakalım. Tüm Avrupa’yı yerinden oynatan Tanrının Kırbacı lakaplı Atilla Han dileseydi Avrupa kıtasının çoğunu köle yapabilirdi. Hangi milletleri köle yapmıştır? Elbette cevabımız hiçbiridir. Ya Mete Han, İlteriş Kağan, Sultan Alparslan, Kutalmışoğlu Süleyman Şah, Sultan Alaaddin Keykubat, Osman Gazi, Fatih Sultan Mehmet Han, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman, Sultan IV. Murat, G. Mustafa Kemal Atatürk? Çünkü ne dinimizde, ne millet benliğimizde kölelik yoktur.
Hâlen hayatta olan araştırmacı yazarımızın bir eserinin ilk sayfasında şöyle bir İngiliz geleneğinden bahsedilir, lütfen alıntı için soy adaş olan sevgili araştırmacımız hakkını helal etsin. Eski bir İngiliz geleneğini anlatan araştırmacı şöyle yazmıştır.
“İngiliz soylu aileleri, erkek çocuklarına delikanlılık çağına geldiklerinde bir kılıç ve bir pipo takımı hediye ederlerdi. Hediye edilen pipo takımı çocuk doğduğunda uşaklardan birine verilir ve onu kullanması istenilir. Amaç, yıllarca kullanılan pipoların, ısırgan otu tadından kurtulup zehri özümseme yeteneğini geliştirmesiydi. Böylece çocuk delikanlı olduğunda hiç emek harcamadan iyi bir pipo takımı sahibi olurdu.”
İşte sevgili okurlarım batının adaleti de, kendinden olmayan insana bakışı da budur! Buna benzer örnekler çoğaltılabilir çünkü çok fazladır.
İnsan ömrü kısadır lakin geride bıraktığı izler kimi zaman ölümsüzdür. Ölümsüz olanların içinde ismi lanetlenmiş bir soydaşımızı bulamayız ancak batıdan binlercesi var. Çünkü batı, her daim olduğu gibi bugünlerde de gergef gibi işlemekte olduğu sinsi oyunlarından hiç vazgeçmemiştir. Ve amacı hiçbir vakit halisane olmamıştır.
Konumuza dönecek olursak, daha dün sayılan bir tarihe kadar kölelik gibi insanlık dışı meseleyle uğraşanların 3000 yıllık devlet ve millet geleneği olan bizlere ders vermeye kalkması çok tuhaftır.
Masumların kanları üzerine kurdukları gösterişli ama temelsiz binaları elbette başlarına yıkılacaktır. Bir türlü sindiremedikleri 1453, İstanbul’un Fethi malumunuz en zengininden en sefiline hâlen dillerindedir. Ancak bilmedikleri bir durum var ki, o da; Biz kapılarımızı kilitlemedik. Hep onlar kapımıza geldiler ve her seferinde sersefil döndüler.Çanakkale’de, İstiklâl Harbinde, 15 Temmuz’da, Afrin’de, Karabağ’da, Mavi Vatan’da olduğu gibi, yine geleceklerse eğer yine ölecekler demektir.
Gecenin ve gündüzün sahibi Yüce Allah’a şükürler olsun ki; bu yüce dine ve bu aziz millete mensubuz. Birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç hâsıl olduğu bugünlerde tüm zorluklara karşı sabır ve inşallah en kısa zamanda felaha ermeyi dualarımıza eklemeyi unutmayalım diyerek hepinize esenlikler diliyorum.