Kırıldığın yerden… Bir kelimenin bin anlama geldiğini sen öğrettin bana. Kiminin zehiri kiminin şifası oluyormuş insana.
Bir kelimenin bin anlama geldiğini sen öğrettin bana. Kiminin zehiri kiminin şifası oluyormuş insana. Duymuş muydun hiç ? Kırılmış mıydın? Kırdın mı hiç ya da birinin şifası olmuş muydun hiç ?
Bir yolculuk sırasında en arka koltukta oturmayı beklemek gibi, cam kenarına kafanı koyup biraz hayal etmeyi istemek gibi öyle tatlı heyecanın biraz da yutkunamadığı hatta gözyaşlarını o yola sakladığı bir buruk his gibi… Öyle bir akşamın hikayesi. Aklın susmadığı dilin konuşamadığı bir akşam işte.Düşlerin kıyıya vurduğu gecelerden bir gün…
Bir kelime ne zaman bin anlama gelirdi ? Bir insan sevgiden yana payını alıp hissettiği zaman. Hani şair söylemiş ya “Senin bana nasip olman, şahsi hayatımın en değer biçilmez talihidir.”
Sonra bir yerde okumuştum yine hangi iyiliğim karşısında yan yana yürümüştük diye. Birçok yenilgi birçok iyi ki birçok keşke. Hani hep diyoruz ya hikaye diye, kalbinin yerini hatırlayanın iyi ki dediği, unutanların ah çektiği bir sayfa işte.
Her yazımdan sonra duyduğum kelimelerin hikayesi en çokta biraz ah, biraz keşke.. Kırılan çok kanat söylenmeyi beklemiş çok söz var. Dilerim ki; kanadı kırılan her umut uçmaya başlasın. Kırıldığın yerden inandığı yerden çiçek açsın.
Umut dediğimiz, yeniden dediğimiz ve beklediğimiz her şeyin kıyısına bir amin iliştirdim.