Asık suratlı, çatık kaşlı, öfkeli, hiddetli siyaset dünyamız Ömer Çelik’in bir gafıyla renklendi.
Gergin yüzlere biraz hayret ifadesi ile biraz tebessüm eklendi.
Ak Parti’nin düzgün konuşmasıyla tanınan sözcüsü Çelik’in, “Türkiye DEAŞ’la mücadele eden yegane terör örgütüdür” demesi siyasi gaflar literatürüne şimdiden girdi.
Bu vesileyle geçmiş “nadide” siyasi gaflardan birkaçını hatırlatmakta yarar var.
Tansu Çiller, Trabzon’da meydanda toplanan binlerce kişiye, “Sevgili Samsunlular” dedi.
Zaten il olan Sivas’ta, “Bu bacınız sizi il yapacak” sözünü verdi.
Süleyman Demirel, “Ege bir Yunan gölü değildir, Ege bir Türk gölü de değildir. Binaenaleyh Ege bir göl değildir” dedi.
“Millete plan değil pilav lazım” diye konuştu.
Aralarının pek iyi olmadığı bir dönemde Bülent Ecevit’e yaptığı ziyaretten çıkarken, gazetecilerin, “Ecevit’in elini sıktınız mı” sorusuna, “Ya neresini sıkacaktım” yanıtını verdi.
Petrol sıkıntısı yaşanması üzerine, “Türkiye’de petrol vardı da ağzımızı dayayıp biz mi içtik” diye sordu.
Turgut Özal, “Benim memurum işini bilir” diyerek tüm memurları töhmet altında bıraktı.
Kendisini sert biçimde eleştiren muhalefete, “Biraz da küçük Turgut’la uğraşın” sözüyle tepki gösterdi.
Erdal İnönü, bir seçim gezisi sırasında önüne atlayıp “Senin için ölürüm” diyen vatandaşa şu ilginç ricada bulundu: “Aman ölme, bir oy bir oydur.”
Kemal Kılıçdaroğlu, Fenerbahçe’nin ünlü golcüsü Lefter’den, “Çok iyi kaleciydi” diye bahsetti.
Ak Partili Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, hıyardaki yüksek fiyat artışını şöyle yorumladı: “Hıyar yine hıyarlığını yaptı.”
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, İstanbul’daki yerel seçimi partisinin adayı kaybedince, Seçim Kurulu’nun iptal kararı vermesini şu gerekçeyle istedi: “Seçimde hiçbir şey olmamış bile olsa mutlaka bir şey olmuştur.”