Gün boyu yaşadığımız olumsuz şeylerin onu seyrederken nasıl dağılıp yerini tarifsiz bir mutluluğa bıraktığı geliyor aklıma. Kemal Sunal eskiye duyduğumuz devasa bir özlem.
Bir dönemin çocukları,gençleri,yaşlıları,kadını ve erkeği iyi tanır onu. Filmleriyle büyüdük en nihayetinde. Özellikle sosyal medyada gündem olan oğlu Ali SUNAL ve Fatih ÜREK ile dans ettiği eğlenceli anlarından sonra yazılmasa olmazdı. Kendisini her ne kadar “çok az konuşan, çok soğuk bir adamım” diye tanımlasada içten ve samimi gülümsemesi ile hatırlarız onu.
Genelde iyi ve saf adamı oynardı sinemada. Çoğumuz onu Hababam Sınıfı’nın “İnek Şaban”ı olarak tanırız. İçinde yer aldığı projelerde dönemin sosyolojik-sosyoekonomik ve siyasi problemlerinin beyaz perdeye mizahi bir dille aktarılması onu içimizden biri yaptı. Toplumca benimsedik karakterlerini.
Bazen onun kahkahalarıyla ısınırdık soğuk kış günlerinde, filmlerini izlemek için bir araya gelirdik ailece. Hâlâ da güleriz repliklerine (parka gidecekmiş iki gözümün çiçeği), andıkça gözleri doluyor insanın.
Küçücük bir bakkalın zenginliğiyle yetinmişler bilir, ismi yetiyor tebessümümüze. Yeri büyük anılarımızda. Gün boyu yaşadığımız olumsuz şeylerin onu seyrederken nasıl dağılıp yerini tarifsiz bir mutluluğa bıraktığı geliyor aklıma. Kemal Sunal bizim eskiye duyduğumuz devasa bir özlem.