Kıymetli okurlarım tarihsel süreçlere bakıldığında kritik günlerden geçmekte olduğumuz aşikâr. Yaşan gelişmeler ve bu gelişmelerden sonra ortaya çıkan emareler ve söylemler hiç de hafife alınır cinsten değil.
Evvelki elli küsur yazımda batı medeniyetinin bizlere yani Müslüman ve Türklere bakışını çeşitli tarihi olaylarla ve perspektiflerle ortaya koymuştuk. Batının hiçbir vakit samimi olmadığı, vahşeti zafer saydığı, dinsel sebepleri öne sürerek aslında yağmacılık yaptığını ortaya dökmeye çalıştık. Her ne kadar içimizdeki batı hayranlığı ve hayranları hiç de azımsanmayacak kadar olsa da kimse unutmamalıdır ki batının her daim hedefi aynı olmuştur.
Haçlı Seferlerinde ne idilerse, Endülüs Emevi Devletini yok ederlerken de aynıydılar. Balkanlarda yaptıkları katliamlarda ne idilerse, Azerbaycan, Irak, Suriye ve Filistin’de yaptıkları katliamlarla aynılar. Değişen yüzlere ve sebeplere aldanmamak gerekir, neticede kurt da aynı post da!
Katliam üzerinden edebiyat yapan biz Müslümanların sessizliği malumunuz. Bu nedenle batı kanadından yapılan açıklamaları takip ettiğimizde aslında büyük resimde neler olduğunu görebiliyoruz. İsrail yetkililerinden birisi, “Özgür dünyamız için ön saflarda barbarlara karşı savaşıyoruz, yeni başlamadı ve hemen de bitmeyecek.” Gibi bir ifade kullandı. Gelin ne demek istediğine birlikte bakalım.
Dünya tarihinde ne Müslümanlar ne Türkler asla Yahudi katletmemişlerdir. Yahudi katliamlarının tamamı batı âleminden kaynaklıdır. Daha da ilerisi, Yahudileri hem Endülüs dönemindeki Haçlılara karşı hem de Bulgar İsyanı döneminde koruyan Türklerdir. Öyleyse, özgür dünyalarının özgürlüğünü kısıtlayan şey nedir, tek bir cevabı var; İslam! Konuşmadaki bir diğer parametre ise barbarlara karşı savaştan bahsediyor olmasıdır. Kelime anlamına bakıldığında yeryüzünde en büyük barbarlık katliamdır. Katliamı kendileri yaptıklarına göre bu barbar kelimesinin altında yatan şey nedir? Hatırlayınız kıymetli okurlarım, halen daha Avrupa da bizim için barbarlar denilmektedir. Yani, onların barbarlarla savaş kelimesinin tek bir karşılığı var o da, Türkler!
Sevgili dostlar, dünyanın çeşitli yerlerinde olan uçak gemilerinin, savaş gemi ve askeri üslerinin bölgemize doğru ilerlemesi, gerek Anadolu’muzun gerek bölgemizin birçok yerinde farklı alanlarda üsler kurulması insanın aklına bin bir türlü şey getirir. Üstüne az evvelki açıklamayı ve buna benzer açıklamaları okuduğumuzda perdeyi aralamış oluyoruz. Batı yepyeni bir Haçlı Seferine hazırlanıyor. Bu kez hedef yalnızca Ortadoğu değil, Anadolu ve İstanbul. Bunun farkında olan Rusya, bir uyarı yaptı. Bunu kendi güvenliği için olduğu kadar gerek Ortadoğu’da ki konumunu kaybetmemek gerekse Türkiye ile devam eden karşılıklı çıkar ve güvenlik nedenlerindendi. Tüm İslam âleminde bir kişinin diyemediği, “Vururuz!” ifadesini Rusya’nın söylemesi çok tuhaf oldu belki ama büyük resim dikkate alındığında bunun ne kadar gerekli olduğunu görmek zor değildir.
Gerek Kur-an’ı Kerim’de gerekse Hadis-i Şeriflerde böyle zamanlar için söylenen bazı ilahi emirler var. Hatırlayalım, “Yeteri kadar savaş atı biriktirin” bir diğeri, “Düşmanın silahıyla silahlanın!” bu emirlere bakıldığında yalnızca dua ederek yaklaşan şerre karşı durulamayacağı ortadadır.
Kıymetli okurlarım hastaneyi, camiyi, okulu, toplanma alanlarını ve her yeri bombalayanların amacının soykırım olduğu gün gibi ortadadır. Katiller 500 kişinin öldüğü bir gecenin sabahında bir araya gelip dünyaya sarmaş dolaş ve gülümseyerek poz verebiliyorlar. Bunun anlamı, başladık ama bitmeyecek mesajıdır diye düşünüyorum. Haydi, gelin kendimize bakalım. Bugün oraya dönen namluları umursamadan oturursak yarın o namluların bize dönmeyeceğini kim garanti edebilir. Sınırımızda terör devleti kurmak isteyenlerin hedefi kısa sürede 6000 Müslümanın katledildiği yalnızca Gazze mi, Suriye midir?
Haçlı Seferleri esnasında bin yıllık imparatorluklarını 2 asır boyunca yağmaladılar en sonunda Bizanslı Notaras; “Haçlı şapkası görmektense Türk sarığı görmeyi yeğlerim,” diyecek kadar onlara karşı kin dolmuştur. Lakin onların hayallerinde İstanbul halen işgal altında sayılıyor. Haritalarında Türk ve Müslümanlar için yer yok. Bu nedenle daha fazla savaş atı biriktirmek zorundayız, düşmanın sahip olduğundan daha güçlü ordu ve teçhizata sahip olmalıyız.
Zor, kanlı, mücadele dolu bir devre adım atıyoruz gibi görünüyor. Kaçınılmaz olan maalesef yaklaşıyor. İnşallah bu büyük oyunu erkenden bozar ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere tüm İslam alemine huzur ve barışı tesis ederiz.