Ev kadınları, 2016 yılında yazar Arif Server Güner’in öldürülen kadınlar için yazdığı ‘Kaç Bahar Kaç’ adlı tiyatro oyununu Anneler Günü’nde izleyici ile buluşturacak.
Ankara’da bir araya gelen 9 ev kadını, kadın cinayetleri ve kadına şiddetle mücadelede farkındalık oluşturmak amacıyla 5 ay önce Ayna Kadın Tiyatrosu’nu kurdu. Öldürülen kadınlar için kaleme alınan ‘Kaç Bahar Kaç’ isimli ilk oyunlarını 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde sahneye koyan ev kadınları, şimdi Anneler Günü’nde tekrar izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor.
Mamak ilçesi Tuzluçayır Mahallesi’nde yaşayan ev kadınları Turna Buğdaycı (48), Döndü Canbolat (50), Fatoş Sarıkaya (50), Kibariye Odabaşı (67), Sultan Tok (62), Sultan Berk (61), Suzan Eroğlu (60), Sakine Işık (64) ve Sabır Göktaş (65) kadına karşı şiddetle mücadele için önce ev toplantılarında bir araya geldi. Kadınlar, daha sonra sivil toplum kuruluşlarınca düzenlenen kadına şiddetle mücadele konulu toplantılara katıldı.
Kadınlar, 5 ay önce de kadın cinayetleri ve kadına şiddetle mücadelede farkındalık oluşturmak amacıyla Ayna Kadın Tiyatrosu’nu kurdu. Ev kadınları, 2016 yılında yazar Arif Server Güner’in öldürülen kadınlar için yazdığı ‘Kaç Bahar Kaç’ adlı tiyatro oyununu ilk kez 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde sahneye koydu. Öldürülen tüm kadınları temsilen ‘Bahar’ adı verilen oyun, ikinci kez Anneler Günü’nde izleyici ile buluşacak. Oyunda polis, bakan, komşu, karı koca rollerini oynayan ev kadınları, her gün prova yaparak Anneler Günü’ne hazırlanıyor.
‘KADIN OLMAK ZOR’
Tiyatronun kurucusu ve oyuncusu Turna Buğdaycı, öldürülen kadınlardan etkilenmeleri sonucu bir araya geldiklerini söyleyerek, “Mamak’ta kadın toplantılarımız oluyordu. Her gün kadına şiddet olaylarını görüyoruz. 5 ay önce ev kadınları olarak toplandık ve ortaya bir çalışma koyduk. Türkiye’de kadın olmak çok zor. Biz artık kadınlarla erkeklerin eşit oranda görülmesini istiyoruz. Kadın ve erkeğin aynı zamanda omuz omuza birlikte aynı statüde kalmasını istiyoruz. Oyunumuzda kadınların ölmemesi içi bir mesaj vermeye çalışıyoruz” diye konuştu.
Hafta içi her gün prova yaptıklarını belirterek, sabah ev işlerini bitirip, toplandıklarını anlatan Buğdaycı, “Sahnede erkek rolünü oynuyorum. Çok üzülüyorum. Kadın olmak zor ama erkek olarak şiddet uygulamak benim de canımı acıtıyor. Yapacak bir şey yok. Bu şekilde mesaj vermek zorundayız. Aslında burada öldüren suçlu değil toplum olarak hepimiz suçluyuz. Onların temelinde yatan şeyleri araştırmak lazım. Çözüm bulunması gerekiyor” dedi.
‘SESSİZ ÇOĞUNLUĞUN SESİYİZ’
Oyunda eşinden dayak yiyen kadını oynayan Döndü Canbolat ise birçok kadının şidddet gördüğünü ve seslerini duyuramadığını belirterek, “Kadınlarımızı bilinçlendirmek ve sosyal hayata çekmek adına birtakım girişimlerimiz ve toplantılarımız vardı. Bunu hayata geçirmek istedik. Tiyatro ile kadına şiddet konusunda farkındalık yaratacağımızı düşündük. Oyunda eşimden dayak yiyorum. Onu kendim yaşıyormuş gibi oynuyorum. Sanki onları yaşamış gibi oluyorum. İçim eriyor, duygulanıyorum.
Sessiz çoğunluğun sesiyiz biz. Onlar duygularını dile getiremiyorlar, biz de oyunla seslerine ses olmaya çalışıyoruz. Aslında pek çok kadınımız şiddet görüyor. Bunu dile getiremiyorlar. Çevremizden tahmin edemeyeceğimiz kadar olumlu tepkiler aldık. Bu bizi daha da güçlendirdi, yüreklendirdi. Bizim oyunumuzda herkes kendinden bir parça bir şey bulabiliyor” diye konuştu.