Çağımıza uygun olmayan, sokak kültürü iletişiminin işletmelerin en küçük biriminin tozlu rafında dahi var olması (sokak kültürünü terk etmeyen iletişim akışı ve/veya düşüncesi) , işletmenin sürdürülebilirliğini etkileyerek yaşam fonksiyonlarından hepsinin veya birinin sona ermesi için bir davettir.
İletişimi anlamak, önemini kavramak ve benimseyerek harekete geçmek neden bu kadar önemli, neden bu konu üzerinde sayısız kitap, makale, seminer ve eğitim veriliyor, iletişim/iletişim yönetimi işletmenin sürdürülebilirliğine etkisi nedir? Hiç düşündünüz mü?
İletişim kavram olarak 19. yüzyılın başında telefon, telgraf gibi haberleşme kanallarının kullanılmasıyla başlamış ve insanların birbirlerine kendilerini, maddi ve manevi olarak ifade etme şekli olarak tüm dünya tarafından kabul görmüştür. Toplumsal yaşam içerisinde bulunan iletişim, insanların birbirlerini anlamaları için tek yoldur. Yürümek kadar doğal ve ilkeldir. İletişim üzerinde ilkelliği geliştiren yeniliklere açık olmak ve kişinin kendisini iletişim konusunda geliştirmesine bağlıdır.
İş yaşamında ve özel hayatta kurulan iletişimin kültürel değişikliklerinin var oluşu, bireyin kendisini ilgili alanda nasıl ifade ettiğini aktarması gibi, hangi kişilikte olduğunu, neyi amaçladığını, nereye ulaşmak istediğini ve ne tür yapıya ait olduğunu göstermektedir. İşletmelerin de bu profille şekillenmesi oldukça benzer değil mi?
İletişim kullanılan her alana göre değişiklik göstermesi normal olsa da her alan için tek tür iletişimin kullanılması, karmaşıklık, kaos, anlam bozuklukları, kültürel dengenin bozulması gibi süreçlere sebebiyet vermektedir. Bu nedenle “etkili iletişimin” canlı tutulması kişinin ilgili toplulukta ayrışmadan var oluşunu sağladığı gibi işletmelerinde sürdürülebilirliğini arttırmaktadır. *Etkili iletişim kurmak tek düze sabitlenmek anlamında değildir. Etkin olarak kendini ifade edebilme yeteneğinin gelişmesi ile doğrudan alakalıdır.
Şirket veya kurum içerisindeki kişiler arasında olması gereken en uygun etkileşimi sağlayan kurum içi iletişimdir. Özel yaşamda kurulan iletişim, kişisel ve dışsal faktörler ile harmanlanması sonucu bu kavrama herhangi bir tabanla değişi dahi kurumun iletişim kültürünü yıpratmaya, bozmaya ve sonlandırmaya neden olmakla birlikte herhangi bir işlev ya da yönetim sürecinin başarılması olanaksız olacaktır.
Birlikte çalışılan kişilere karşı güvensizlikler, karşı tarafı eksik ya da yetersiz dinleme, gereğinden fazla ve uzun süren bilgilendirmeler/görüşmeler, yaş, jenerasyon, cinsiyet farklılıkları, iş ortamının fiziksel şartlarının sağlıklı olmaması gibi etkenlerin yanında günlük sebeplerden dolayı değişebilen insan psikolojisi de iletişim sorunlarını ortaya çıkartabilmektedir. İş yaşamı içerisinde kurumlarda çalışanlar arasındaki iletişimin bozulmasının bir sebebini ayrı bir parantezde belirtebiliriz. Unvan/pozisyon ya da statü olarak değerlendirilebilecek farklılıklara göre iletişim ve saygı seviyelerini değiştiren yönetici pozisyonundaki kişiler ve bu kişilerin özellikle daha alt pozisyonda çalışanlara karşı tutundukları olumsuz tutum da çalışanlar arasında iyi iletişiminin bozulmasında önemli bir yer almaktadır.
Çalışma ortamında bir soruna çözüm aranırken karşı tarafın neyi nasıl yorumlayarak anladığını öğrenmek faydalı olacaktır. Kurum içerisinde ya da kurum dışında olan kişilerle etkin iletişimi sağlamak için karşılıklı ihtiyaçları analiz etmek ve buna bağlı bir iletişim süreci kurmak gerekmektedir.
“Düşündüğünüz, söylemek istediğiniz, söylediğinizi sandığınız, söylediğiniz, karşınızdakinin duymak istediği, duyduğu, anlamak istediği, anladığı…” –Sylviane Herpin
Dolayısıyla yaşamımızın her yerinde önemli bir parçası olan iletişimin kullanım tarzı ve etkinlikleri sadece kişinin ifadesi ile çoğunluğu doğrudan etkileyen faktördür. Sayısal ve sözel alanda aktarıma ait olan olmazsa olmaz iletişim işlevinin iyi yönetilmesi, işletmenin, planlama, koordine etme, yönetme, karar verme güdüleme ve denetleme fonksiyonlarının yerine getirilmesinde önemli bir rol oynadığı için işletme içerisindeki çalışanların, adayların bu bağlama göre seçilmesi, eğitilmesi ve yerleştirilmesi işletme için hayati önem taşımaktadır.
İşletmeler kişilerin iletişim konusunda eğitilmesinde ek çaba sarf etmekten kaçındıkları için burada tüm süreç bireyin kendisini geliştirmesi ile başlamaktadır. Ancak kendini geliştiren çalışanlarında olduğu birim veya konum nedeniyle çatışma yaşamaması adına işletmelerin yıllık periyodlarda çalışanları için “hatırlatma, yenileme” eğitimlerine ihtiyacı vardır.
İşletme her anlamda büyümek isteyen bir noktada ise çoğalan çeşitlilikte çalışanları ile büyüme ritmine ayak uydurmaları için gerek unutulanları hatırlama gerek yeniyi solumak amaçlı etkin ve hareketli alanı durağanlığa maruz bırakmamalıdır. İşletmede bütçe yorgunluğu var ise kurdukları yapıların sistemsel olarak buna ihtiyacını otomatik algılayacak yapıyı yönetimsel kurgulamalı ve kendi işleyişlerinde birimlerine dağıtarak, ekip ruhu ile akışa devam ve kontrol etmesi de faydalı olacaktır.
Finans, marka, pazarlama, ar-ge, bilgi işlem ve bir çoğu departman bir mekanizma gibi birbiri ile ve kendi içinde çalışma prensipleri barındırır. Bu barınmada mekanizmanın sorunsuz işlemesi eğitimin ve grup aktivitelerinin devamlılığıyla sağlanacaktır. Şirketin prensipleri, sektörüne ve rakiplerine göre kendini ifade etmesi, güçlü yapısını ve müşterilerine güvenirliğini koruması da bu çarka dahildir.
En nihayetinde “iletişim” diyerek geçmemeli, en küçük noktadan resmin en görünür alanına kadar etkisinin olduğunu kabul etmeli ve bu bağlamda gerekli çalışmaları yapmak için geç kalınmamalıdır. Elbette sadece iletişim yeterli değildir. İletişim ile gelişen, üretilen işlerin meydana gelmesi mühimdir.
Bizlerin ve yeni nesilin bireysel ve ticaret olarak dikkat etmesi gereken; ilkeler ve prensiplerdir.
Unutulmamalıdır ki bir insan, bir toplum. Bir toplum, bir ülke demektir.