İmitasyon hayatlar yaşıyoruz. Birilerinin bizim için biçtiği şekilde. Zaten isteyerek bu dünyaya gelmiyoruz birde idare etmesini de başkalarına bırakıyoruz.
Hep bir yerlerde birilerine yetişme telaşı, koşuşturmalar.. Hayatımızın özeti robotlaşma oluveriyor.
Standartlar belli; okuyacaksın, okumuyorsan aşağı görmeler başlıyor. İlkokula başlıyoruz ilk kim okuma öğrenecek. Ortaokulda ilk kim takdir alabiliyor. Lisede ilk kim dersi geçebilecek. Üniversite ilk kim mezun olacak. Okullar bitince de bitmiyor. Sistemin bir parçasıysan hemen iş bulmalısın. İş bulamadığında da eleştirilerin hedefi oluyorsun. Belli sınırlar koyulmuş onlara uymak için tüm hayatımızı feda ediyoruz.
Koşturmacalar bize kendimizi unutturuyor. Robotlardan daha robotik hareketlerle yat kalk işe git eve gel geri uyu döngüsünde kendimizin imitasyonu olarak yaşamaya çalışıyoruz. İnsanların ortalama yaşam süresi 80 yılsa olan kısa zamanımızın yarısından fazlasını başkalarının bize yüklediği roller üzerinden yaşıyoruz.
Bize biçilen kendimiz olmadığımız imitasyonumuz için değil benliğimiz için var olmalıyız. Düzeni biz değiştirmezsek bizden sonraki nesiller içinde hayatı zorlaştırıyoruz. Yıllar önce kadınlar ayaklanmasaydı şimdi hala varlıkları kabul edilmeyebilirdi ya da siyahiler ses çıkarmasaydı hala alt sınıf diye tabir ediliyor olabilirlerdi.
Harekete geçmemiz kendimizi bulmamız gerekiyor. “İnsanlar para kazanmak için sağlıklarını, sağlıklarını geri kazanmak için paralarını harcarlar.” Olduğumuz yerde kaldıkça sağlığımızdan olmaya devam edeceğiz.