Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Genç Psikiyatristi Dr. Öğr. Üyesi Süleyman Çakıroğlu, ilkokula başlayan çocuklarda ayrılık kaygısı yaşanabileceğine dikkat çekti.
Okula başlarken çocuklarda sorun olabilecek durumun “ayrılık kaygısı” olduğuna değinen Dr. Süleyman Çakıroğlu, çocuğun sabah kalktığında ağlayarak evden çıkmak istememe veya okulun bahçesinde sınıfa girmek istememe gibi problemler yaşamasının ebeveynden ayrılmak istememesi sonucunda ortaya çıktığını vurguladı.
“KARIN AĞRILARI ve MİDE BULANTILARI KAYGI BELİRTİSİ OLABİLİR”
Dr. Süleyman Çakıroğlu, sabah okula gitmeden yaşanan karın ağrıları, kusmalar ve mide bulantılarının kaygının bedensel belirtileri olabileceğini ifade etti. Bu durumda, kararlı bir şekilde çocuğun okula devamlılığının sağlanması ve aynı zamanda da bir uzmandan destek alınmasının uygun olacağını tavsiye etti. Okul reddinin ise biraz daha farklı bir kavram olduğuna işaret eden Dr. Süleyman Çakıroğlu, “Ebeveynden ayrılmaktan veya okuldan korkmaktan ziyade okulu istememe durumudur ki daha büyük yaşlarda ve birçok sebeplerle görülebilir. Yine bir uzman desteği en doğrusu olacaktır” hatırlatmasını yaptı.
“ÇOCUĞUM İLKOKULA BAŞLAMAYA HAZIR MI?”
Dr. Süleyman Çakıroğlu, aslında ailelerin için çocuklarının ilkokul birinci sınıfa başlamaya hazır olup olmadığını iyi değerlendirmeleri gerektiğinin de altını çizdi. Çocuğun okula başlaması konusunda değerlendirilmesi gereken temel alanlar hakkında bilgi veren Dr. Süleyman Çakıroğlu, çocuğun durumuna bilişsel, sosyal ve duygusal açılardan bakmak gerektiğini anlattı. Dr. Süleyman Çakıroğlu, çocuğun zihinsel gelişimi demek olan bilişsel alanın okula başlamak ile ilgili değerlendirilmesi gereken en önemli alan olduğuna hatırlattı.
Dr. Çakıroğlu, “Çocuğun sayıları sayması, temel renk kavramlarının farkında olması, geometrik şekillerin isimlerini bilmesi, okumayı değil ancak birkaç harfi tanıması ve kendini rahatça ifade edebilecek bir dil gelişiminin gelişmiş olması beklenmelidir” diye açıkladı. Duygusal gelişim sürecinde ise çocuğun, temel olarak yaşına uygun bir şekilde duygularını fark edebilen ve ifade edebilmesi, dürtü ve duygu kontrolünü kısmen de olsa sağlayabilmesi, çok bebeksi tepkilere başvurmaması gerektiğini vurguladı. Çocuğun okula başlayabilmesi için sosyal alanının da değerlendirilmesini tavsiye eden Dr. Süleyman Çakıroğlu, “Çocuğun çok pasif, içine kapanık, aşırı utangaç, hakkını savunamaz olmaması ve temel sosyal iletişim becerilerinin gelişmiş olması beklenir” şeklinde konuştu.
ANAOKULU SÜRECİ ÇOK ÖNEMLİ
Çocuğun, okul öncesi döneminin sürece önemli bir katkısı olacağını dile getiren Dr. Süleyman Çakıroğlu, “okul öncesi öğretmeninin fikirleri burada yönlendirici olur” diye konuştu. Bu dönemde saymayı öğrenmekte zorlanma, alt-üst, ön-arka gibi kavramları öğrenmenin güçlüğü, ince motor becerilerinin yaşıtlarına uygun gelişmemesi ve konuşmadaki gecikmeler ailelere ve öğretmenlere, öğrenmede bir sorun olabileceği sinyalini verdiğini söyledi.
Bunlar tespit edildiğinde ebeveynlerin mutlaka bir profesyonelden destek almalarını önererek, “Böylesi zorlukların çocuğun öğrenme motivasyonunu çok kıracağı ve belirli müdahale ve yöntemlerle çocuğun öğrenmesine yol gösterebileceği bilinmelidir” dedi.
“ÖZGÜL ÖĞRENME BOZUKLUĞU KONUSUNUN YAKINDAN TAKİP EDİLMELİ”
Dr. Süleyman Çakıroğlu, ilkokula başlayan çocuklarda ise Özgül Öğrenme Bozukluğu konusunun yakından takip edilmesi gerektiğini dile getirdi. Öğrenmenin bir çocuğun okul hayatının devamlılığı için en önemli belirteçlerden biri olduğunu vurgulayan Dr. Süleyman Çakıroğlu konuyla ilgili şöyle konuştu:
“Bu alanda yaşanacak her sorun öğrenmeye karşı bir direnç yaratabilir. Bunun sonucunda çocuk, okumaya karşı direnç geliştirebilir. ‘Özgül Öğrenme Bozukluğu’, üç alanda sorun yaratabilir. Okumayı, yazmayı ve matematiği tek başına veya hepsini birden etkileyebilir. Bu durumda, okumanın hem harf harf okuma alanı hem de akıcı okumanın ve okuduğunu anlama bozulabilir.”
“YÖN ALGISI ZAYIFSA VE KAVRAMLARI KAVRAYAMIYORSA DİKKAT”
Dr. Süleyman Çakıroğlu, öğrenmede sorun yaşayan çocuklarda, yazı yazmak için hem sembollerin şeklinin bozulduğu hem de gramer ve imlaya dikkat edememe şeklinde zorluklar yaşanabileceğine dikkat çekerek, “Matematik ise başlı başına toplamadan çıkarmaya, çarpmadan bölmeye zor öğrenilir. Çarpım tablosunu ezberlemek yıllar alabilir ve en önemlisi her şeyi parmak hesabı yapmaya yönelme önemli bir diğer sorundur. Bu çocuklarda yer yön algısı daha zayıf olabilir, kavramları ve konuşmayı geç öğrenebilirler” ifadelerini kullandı.