Sivil Toplum Kuruluşları, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları gününde Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nde ‘Doğu Türkistan’daki Soykırım ve Hak Arayışları’ paneli düzenledi. Etkinlik öncesi, İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Müslüman ülkelere çağrıda bulunarak, “Çin, karşısında bir blok görmeli” dedi.
Fatih Sultan Mehmet Vakfı Üniversitesi’nde, İHH İnsani Yardım Vakfı, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ), Uluslararası Mülteci Hakları Derneği, Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği, Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme Derneği, Milli Türk Talebe Birliği, FSMVÜ Hukuk Kulübü, Genç İHH ve İNSAMER tarafından ‘Doğu Türkistan’daki Soykırım ve Hak Arayışları’ paneli düzenlendi.
Etkinlik öncesinde kuruluşlar adına ortak basın açıklaması yapıldı. Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Başkanı Av. Abdullah Resul Demir’in yaptığı açıklamada, Çin’in sayıları bin 200’ü geçtiği ifade edilen toplama kamplarında, 3 milyona yakın kişiyi alıkoyduğunu belirtilerek, “Çin zulmünün açıkça diğer adı adım adım soykırımdır. Çin’in bu zulmüne karşı; ulusal ve uluslararası kamuoyunu farkındalığa çağırıyoruz. Uygurlar bugün en temel insani hakları ellerinden alınmış bir halk olarak kitlesel bir zulümle karşı karşıya bulunuyor” diye konuştu.
‘EVLERİN KAPILARI KAYNAK YAPILARAK KİLİTLENİYOR’
Uygur bölgesinde, Uygurcanın tüm eğitim kurumlarından kaldırıldığı ifade edilen açıklama şöyle devam etti:
“Din eğitimi ve öğretimi yasaklanmış, Kur’an-ı Kerim dahil dini kitapları bulundurmak ve okumak, ibadet etmek, sakal bırakmak, başörtüsü takmak ve uzun etek giymek yasaklanmıştır. Şimdi bir de bu zulümlere Çin hükümetinin irrasyonel ‘Sıfır Covid’ nedeniyle eve kapatılma zorunluluğu eklendi. Evlerin kapıları kaynak makineleriyle kapatılmakta, insanların en temel ihtiyaçlarını gidermek için dahi dışarı çıkmalarına müsaade edilmemektedir.”
‘MÜSLÜMAN DEVLETLERİ DOĞU TÜRKİSTAN’IN ŞEHİRLERİNDE KONSOLOSLUK AÇMALI’
Basın açıklamasının ardından konuşan İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Doğu Türkistan’da yaşananlara ilişkin çağrıda bulunarak, “İslam dünyası güçlü. Ama özgüvenli olunması gerekiyor. Çin, İslam coğrafyasının pazarı konumunda. İslam coğrafyası alışverişi kesse Çin aciz kalır. Çin’e yaptırımlar uygulanmalı. İslam dünyasının devletleri Doğu Türkistan’ın bütün şehirlerinde konsolosluk açmalı” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin Ukrayna ve Rusya arasında yaşanan Tahıl Koridoru krizinde kritik bir rol üstlendiğini aktaran Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sayın Cumhurbaşkanımızdan çok acil bir şekilde Türk Cumhuriyetleri ve İslam İşbirliği Teşkilatı’nı Doğu Türkistan konulu bir toplantıya çağırmaya davet ediyoruz. Çin, karşısında bir blok görmeli. Cumhurbaşkanımız Ukrayna-Rusya arasında üstlendiği önemli rolün bir benzerini Doğu Türkistan konusunda üstlenirse Doğu Türkistan’a çok müspet dönüşleri olacağına inanıyorum. Türkiye 10 gün diplomasi yürütse her şey çok farklı olur.
Çin, zannedildiği kadar güçlü değil. Çin, Doğu Türkistan’da evleri toplama kamplarına, hapishanelere dönüştürdü. Konuşma zamanı bitti. Allah’ın Türkiye’ye verdiği gücü, Türkiye Doğu Türkistan için kullanmalı. Türkiye ile Çin arasında 2017 yılında suçluların iadesi anlaşması imzalandı. Bu anlaşma TBMM’den geçerse, Doğu Türkistanlılar Çin’e teslim edilecek. Avustralya bu anlaşmayı nasıl çöpe attıysa Türkiye’de bu anlaşmayı çöpe atmalı, Meclis’ten geçmemeli.”
UDUN: KADINLAR CİNSEL İSTİSMARA MARUZ BIRAKILIYOR
Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme Derneği Genel Sekreteri Abdulahad Udun ise “Çin Doğu Türkistan’da 73 yıllık işgali süresince büyük zulümler işledi” diyerek, “Doğu Türkistan’da 8 milyondan fazla insan gözaltı kamplarında tutuluyor. Doğu Türkistan’ın doğal kaynakları 1,4 milyar Çinlinin ihtiyacını karşılarken, yerel halk yoksulluk sınırının altında bırakılıyor. Kadınlar Çin tarafından zorla kısırlaştırma, kürtaj ve cinsel istismara maruz bırakılıyor. Doğu Türkistanlılara sistematik olarak soykırım uygulanıyor. Raporlara göre 20 binden fazla cami ve mescid Çin devleti tarafından yıkıldı ya da amacının dışında kullanılmaya zorlandı” dedi.
Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği Başkanı Hidayet Oğuzhan da “Doğu Türkistan’da milyonlarca insan kamplarda tutuluyor. İşkencelerle şehit ediliyor. İnsanlar evlerinde bile rahat değiller, Çinliler zorla Doğu Türkistanlıların evlerine yerleştiriliyor. Çinli yerleşimci sayısı şu anda Doğu Türkistanlı sayısını aştı. Evlerin kapıları arkadan kaynak yapılarak kilitleniyor ve insanlar ölüme terk ediliyor. Tüm Müslümanlar Doğu Türkistan’a destek olmalı” diye konuştu.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ SUNULDU
Konuşmaların ardından 2 oturum halinde panel gerçekleştirildi. İlk oturumunda, Dr. Ali Ruzi Özuygur ‘Doğu Türkistan’daki Soykırımın Anatomisi’, Yetim Vakfı Başkanı Murat Yılmaz ise ‘Doğu Türkistan’da Toplama Kampları: Adım Adım Soykırım’ başlıklı sunumlarını yaptı. Oturumun moderatörlüğünü Hasan Basri Bülbül üstlendi. Moderatörlüğünü Rıdvan Akın’ın yaptığı ikinci oturumda ise Av. Uğur Yıldırım ‘Doğu Türkistan Meselesine Çözüm Arayışları’ ve Hidayet Oğuzhan da ‘Asimilasyondan Soykırıma: Çin’in Doğu Türkistan Politikası: Engeller ve Çözümler’ başlıklı konuşmalar yaptı.
Akademi ve sivil toplum kuruluşlarından pek çok ismin katıldığı panel, ikinci oturumun tamamlanmasının ardından sona erdi.