Az önce okuduğum cümle kitabı kapatıp beni pc başına bu yazıyı yazmaya itti, aslında çok da güzel oldu. Cümle şuydu: “Huzurdan yazı çıkmıyor”
Yaklaşık bir hafta önce yaşadığım kentin bütün kitapçılarını gezdikten sonra asla bulamadığım en sonunda internetten sipariş ettiğim Cem Mumcu’nun ‘Kendine Bakma Kitabı’nı okumaya başladım. Bu ilk Cem Mumcu kitabımdı ve tesadüf üzerine bir başkasında görmüştüm ve dikkatimi çekmişti. Biraz göz gezdirdim, kitap sahibinin altını çizdiği yerleri okudum ve kitaba karşı büyük bir heyecanla başladım aramaya. 2 gün bütün kitapçıları gezdim ama bulamadım. Dediğim gibi verdim siparişi bekledim başlamaya. Etrafımdaki insanlar ‘neden bu kadar arıyorsun, kitap okuyacağına başka şeylerle ilgilensene’ gibi absürt tepkiler verdiler. Ki kimin ne tepki verdiği pek de umurumda değil de.
Yaklaşık 3 günde yarıladığım kitabın, açıkça söylemek gerekirse çok da beklediğim gibi çıktığını söylemem, fakat bir süredir yazmamanın bende yarattığı huzursuzluğa, en sonunda fiziksel tepki vermemi sağladı. Konuyu açmak gerekirse, bir süredir vakit bulamadığım, ne yazacağım hakkında oturup enine boyuna düşünemediğim için içime yerleşen kaygıyla hiçbir şey yapmıyordum ve bu beni içten içe rahatsız ediyordu. Az önce okuduğum cümle kitabı kapatıp beni pc başına bu yazıyı yazmaya itti, aslında çok da güzel oldu. Cümle şuydu: “Huzurdan yazı çıkmıyor”
Üzerine şöyle bir düşündüğümde hak verdiğim cümle beni baya sarstı. Kendime döndüm ve düşündüm bu zamana kadar yazdığım hemen hemen tüm yazılarımda hüzün teması ağır basıyordu. Beni huzursuz eden, içimi acıtan, keyfimi kaçıran şeyler vardı. Ben de bunları anlatmak belki içimi dökmek için en iyi yaptığım şeyi yapıyordum Yazıyordum…
Yaşadığım üzücü olaylar, unutamadığım anılar, kalbimi kıran insanlar bana hep ilham kaynağı olduğunu fark ettim. Bunları yazıya dökerek, belki aynı şeyleri yaşayan insanların içine su serpmek, aynı duyguların paydasında buluştuğumuzu göstermek istedim. Bu bana hiçbir zaman boş iş olarak gelmedi. Ne okumak ne yazmak tutkumu hiç kaybetmedim. Bu konuda hala çeşitli planlarım, gerçekleştirmek istediğim hayallerim var. Ama şunu biliyorum ki okumak ve yazmak tutkusu, belirli alt seviyedeki insanların anlayabileceği bir şey değil. Bunun için sizi eleştiren insanlarla siz aynı statüde ve entelektüel klasmanda değilsiniz. Bunu fark ettiğim an kendimi daha özgür ve mutlu hissederek yeniden yazmaya başladım.
Aslında bu yazıyı çok da uzatmadan, beni uzun zaman sonra kaygıyla yapmaktan kaçındığım şeye iterek yazımı yazmaya teşvik ettiği için Cem Mumcu’ya teşekkür etmek istiyorum “Huzurdan yazı çıkmıyor” şu cümle çok kıymetli ve önemli. İleri tarihte üzerine bir yazı yazacağım.