Hırsı Dizginlemek!… Hırs “Bir şeye olan aşırı, sonu gelmez istek, tutku durumunu almış istek.”
Para, makam, mevki, aşk, güç, hırsı aklıma gelen birkaç tanesi. Aslında hepsinin temelinde dünyaya bağlılık, dünyalık düşünme, dünya için yaşamak var.
Dünyaya ne kadar bağlıyız öyle değil mi? Ahiretin gerçek alem olduğunu, dünyanın biteceğini bilen ve inanan insanların hayatlarına baktığımızda bile dünyalık işlere ne kadar kafa yorduğunu görmek mümkün.
Tabi ki dünya da işlerimiz yürütecek kadar dünya için çalışmak peygamber efendimizin hadisi ve tavsiyesi. Şayet o da dünyalık işleri tamamen bırakmamıştır. Çalışmış, para kazanmış, evlenmiş, çocuğu olmuş vs. Eğer dünya için çalışmamak gerekiyor olsaydı bunu en başta yapacak insan Hz. Muhammed idi. O zaman bizler de onun gibi dünyayı elimizin tersiyle itemeyiz. Elbet dünya içinde çalışacağız. Ancak sınırları belirlemek gerekiyor. Ve ahireti unutmamak. Dünya için çalışmayı insanlara zarar verecek bir hırsa, kine, nefrete dönüştürmemek gerekiyor.
Üç günlük dünyada kimsenin kalbini kırmaya gelmeyeceğini biliyorken, doymayan gözümüzü doldurmak için her şeyi yakıp yıkmak ne kadar ahlaki. Etik demiyorum. Çünkü etik kelimesi hayatımıza girdiğinden beri ahlaki bir çok şeyi göz ardı etmeye başladık. Etik değil ahlak. Peygamberimizin yaşamı Kur’an ahlakına göre idi etiğe göre değil. Bu sebeple ahlaki davranışlardan uzaklaşarak dünyalık para, mal, mülk, güç hırsı için ahiretimizi karartmaya gerek yok. Peki ne yapmalıyız? Hırsımızı nasıl dizginlemeliyiz?
İbn Hazm’ın bu konuda bir tavsiyesi var. Ölümü hatırdan çıkarmamak ve hırslarımızı uyku ile tekrar ele almak. Sonuçta elimizde olan her şeyin bir sonu olacak. Ve o son ölüm ile gelecek. Bütün hırslarımızı ölüm rüzgarı alıp götürecekse, ölümü beklemeden ve ölüm gelmeden hırsımızı dizginleyebiliriz. Uyku ile.
Peygamber Efendimiz gece yatarken “Allah’ım, senin isminle ölür (uyur) ve yine senin isminle dirilirim” derdi. Uyandığı zaman da “Bizi öldürdükten sonra dirilten Allah’a hamd olsun. Dönüş, O’nadır” buyururdu.
Ölüm konusunda Hz. Ömer şöyle demiştir: Ölüm, uykunun kardeşidir. Aslında uyku ölümün provası diyebilir miyiz? Evet. Uyku, küçük ölüm. Uyurken, malını, mülkünü götüremiyorsun. Sadece bedenin ve sen. O zaman, ölmeden ölümü uyku ile hatırlayacak ve istediğimiz bir şeyi uyku ile dizginleyeceğiz. Uykuda kendimize dert olmayan, sorun yaratmayan, bize faydası olmayan her şey dünyalık demektir.
Ve boşuna onlara gönül bağlamaya, bel bağlamaya gerek yoktur. Kapitalist sistem insanı her şeyi elde etmeye, her şeyin sahibi olmaya yöneltmektedir. Ama kapitalist sistem zaten bunun için var. İnsanı dünyaya bağlayıp, ahireti ve Allah’ı unutturmak, insanı mala ve mülke boğup asıl yapmamız gerekenleri gün yüzüne çıkarttırmayan bir sistem. Bizler neyin önemli olduğunu kapitalist sisteme göre değil, Allah’ın emir ve yasaklarına bakarak tespit etmeliyiz. Hayatı tarzlara göre değil farzlara göre yaşamalıyız.