Bazılarımız şiirlere tutunuyor, bazılarımız şarkılara, bazılarımız filmlere, bazılarımız kitaplara, sanırım artık insan tutunamıyor insana…
Demiş Oğuz Atay. Dizeleri birçok defa okudum. Okudukça ıssız bucaksız bir deryada kayboldum sanki. Ne çok kırgınlık, hayal kırıklığı, tamir edilemeyen kalp kırıklıkları birikiyor insanda diye düşünürken, yanan bir mum geldi hatırıma. Mumu da yakan içindeki ip değil miydi? Bizi bizden olanlar vurdu değil mi? En hassas olduğumuz, yumuşak karnımızı bilenlerden geldi darbeler.
Ele avuca sığmayan yüreğimiz dizelerin içinde çırpınıyor sanki. Küçücük yüreğe ne acılar sığıyor. Yapmaz dediklerimiz neler yapıyor.
Var gücünle kolladığın, iyi olsunlar diye çabaladığın herkes, onların doğrularını kabul etmediğinde, yanlışlarına yanlış dediğinde, hak yerini bulsun hak olanı söyleyin dediğinde önce seni gözden çıkarıyorlar.
Bunları düşünürken sınırsız sevgiyi, muhabbeti vermekten çekinmediğimiz insanlar gün gelir bir gün ‘yapmasaydın’ diye oturtuverirler kursağına o içten sevgini. En çok ta sevdiklerinden gelen hayal kırıklıkları kesermiş insanın nefesini…
Bir de yanlış yapan kişiler bunu o kadar sık yapmaya başlayıp normalize eder ki, bizi bile kendimizden şüphe eder hale getirirler. Davranışı değiştirmek, telafi etmek yerine üstüne inandırmaya çalışırlar. Sen inanmadıkça, yanlışa yanlış dedikçe bir süre sonra ‘abartıyorsun, amma da alıngansın’ yaftaları havada uçuşur. Başlarsın kendini sorgulamaya. Bilirsin aslında doğru değişmez: Değişen hislerdir, davranışlardır, kırgınlıklardır.
Söylenmeyen dile getirilmeyen her şey saklıdır. Anlamı yitiktir. Kendimi mi anlatamadım acabalarına düşersin sonra. Anlatırsın da anlatırsın, bir dönmüş bakmışsın, seni duymayan kulakların, görmeyen gözlerin, önemsenmeyen hislerin, düşüncelerin içinde kapı duvar olmuş bir yabancı ile karşılarsın. Evet evet, yabancı. Yanlışlarına doğru demediğin için önce sana yabancı olurlar. Sen de artık baktın olmuyor belki anlaşılırım ümidiyle sınır koyarsın. Bu sefer de etiket yapıştırırlar. ‘Aman aman o hassas, birazda abartır’ diye damarına damarına dokundururlar.
Sonra ne mi olur?
Bazılarımız şiirlere
Bazılarımız şarkılara,
Bazılarımız filmlere,
Bazılarımız kitaplara,
Baktı ki tutunamıyor insan insana
Bazılarımızda Sadece Hakk’a..