İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Hamas’ın eylemleri; Filistin’in uluslararası hukuktan doğan haklarını gölgelemiş, Netanyahu’nun kirli ajandasına hizmet ederek en büyük darbeyi Filistin halkına vurmuştur. Elbette ki topraklarını İsrail işgaline karşı savunmak Filistinlilerin en doğal hakkıdır. Ancak bu haklı direnişin sözcülüğünü Hamas’a devretmek; Filistin’e değil, Netanyahu’ya yapılan bir hizmettir” dedi.
İYİ Parti Lideri Akşener, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Akşener, Cumhuriyet’in 100’üncü yılını büyük bir coşkuyla kutladıklarını söyleyerek, “Biz, Allah’ın lütfuna haiz olmuş kısmetli bir milletiz. 100 yıllık Cumhuriyetimizle egemen bir milletiz. Kendi toprakları üzerinde hür yaşayan bağımsız bir milletiz. Bunun için Cenabıhakk’a ne kadar şükretsek, bize böyle kutlu bir miras bırakan kahramanlarımıza ne kadar dua etsek azdır. İşte Filistin’de yaşananları görüyoruz. Bizim kadar kısmetli olmayan mazlum milletlerin ne acılar çektiğine, özellikle son dönemde tüm çıplaklığıyla şahit oluyoruz.
Gazze’de yaşanan Netanyahu terörü hız kesmeden devam ediyor. Her geçen gün yüzlerce çocuk vicdansızca atılan bombaların hedefinde can vermeye devam ediyor. Bu vesileyle Filistin halkına bir kez daha derin üzüntülerimi ve başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Ne yazık ki her yüzyılda insanlığın başına bela olmuş birkaç psikopat çıkıyor. İçinde bulunduğumuz yüzyılın baş psikopatı da hiç şüphesiz ki Netanyahu’dur” dedi.
‘HAMAS’I MEŞRU YAPI OLARAK TANIMLAMAK; FİLİSTİN HÜKÜMETİNİ YOK SAYMAKTIR’
Filistin’de meydana gelen olaylara siyasi aidiyetlerin üstünde bir bilinçle bakmak ve yaşananları doğru tanımlamak zorunda olduklarını vurgulayan Akşener, “Savaş tarihi bize göstermiştir ki; bugüne kadar büyük savaşlar her seferinde bir kumpas ve kışkırtmayla tetiklenmiştir. Çünkü bir toplumu topyekun bir savaşa ikna etmek için en elverişli yol, toplumdaki intikam ve korku duygularını tetiklemektir. İşte Hamas’ın terör saldırısı da İsrail toplumuna korku saldığı gibi Netanyahu’ya da gözü dönmüş gaddarlığını sergileyeceği bir bahaneyi hediye etmiştir.
Hamas’ın sivilleri katleden eylemleri; Filistin’in uluslararası hukuktan doğan haklarını gölgelemiş, Netanyahu’nun kirli ajandasına hizmet ederek en büyük darbeyi Filistin halkına vurmuştur. Hamas’ı Filistin’i temsil eden meşru bir siyasi yapı olarak tanımlamak; Filistin hükümetini yok saymaktır. Hamas’ı, Filistin’in yegane temsilcisi görmek Filistinli sivilleri dünyaya terörist olarak göstermeyi hedefleyen Netanyahu’nun insanlık dışı tezlerine dolaylı destek vermektir. Elbette ki topraklarını İsrail işgaline karşı savunmak Filistinlilerin en doğal hakkıdır. Ancak bu haklı direnişin sözcülüğünü Hamas’a devretmek; Filistin’e değil, Netanyahu’ya yapılan bir hizmettir. Ve Netanyahu’ya hizmet eden bir dış politika da barışı getirmeyeceği gibi hiçbir çocuğun, hiçbir kadının ve hiçbir sivilin canını kurtarmayacaktır” diye konuştu.
‘SEN NEDEN HAMAS’I MEŞRU GÖRÜYORSUN?’
Hamas’ın saldırılarının zamanlamasının her türlü şüpheye açık olduğunu, kime ve neye hizmet ettiğinin şüpheli olduğunu işaret ederek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hala canhıraş bir şekilde Hamas’ı savunduğunu söyleyen Akşener, “Bir de dönüp gerçekleri söylediğimiz için bize kızıyor. Neymiş? Biz Hamas’ın ne olduğunu bilmiyormuşuz. Söyle bakalım Sayın Erdoğan; sen sözde Kürdistan’ın bir parçasını Türkiye’de gördüğünü söyleyen Hamas’ı niye savunuyorsun? Ortada Filistin’in meşru bir hükümeti varken, sanki Filistinliler için hayırlı bir iş yapmış gibi; sen neden Hamas’ı meşru görüyorsun?
Bu kadar şaibeli bir eyleme imza atanları sen hangi akılla ‘mücahit’ diye lanse ediyorsun? Amacın nedir Sayın Erdoğan? Filistin’in haklılığını zayıflatmak mı istiyorsun? Netanyahu terörüne zemin kazandırmak mı istiyorsun? Yoksa zaten aportta bekleyen dünya kamuoyunun Filistinlileri terörist diye etiketlemesini sağlamak mı istiyorsun? Seni buradan uyarıyorum; sorumsuzca yaptığın açıklamalarla Netanyahu’nun değirmenine su taşıyorsun. Türkiye’nin bugüne kadar sergilediği rasyonel duruşa ve üstlenmeye çalıştığı ara bulucu rolüne zarar veriyorsun. En büyük kötülüğü de Filistinli mazlumların haklı davasına yapıyorsun. Senin Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olarak yapman gereken; Türkiye’nin terörün her türlüsüne karşı olduğunu anlatmaktır” ifadelerini kullandı.
‘ÜLKEMİZ BÖYLESİ KÖTÜ BİR YÖNETİMİ HAK ETMİYOR’
Her geçen gün ağırlaşan bir tablo ile karşı karşıya olduklarını söyleyen Akşener, “İnsanlarımız, gençlerimiz, çocuklarımız ve hatta bebeklerimiz sağlıklı ve dengeli beslenemiyor. Israrla sürdürülen yanlışlar elbette iktidardakilerin hayatlarını etkilemiyor olabilir. Ancak vatandaşlarımız ekonomideki yanlış kararlar yüzünden ağır bedeller ödüyor. Ekonomiyi oyuncağa çeviren iktidar, seçimin üzerinden 5 ay geçmesine rağmen maalesef hala kapsamlı bir ekonomik reçeteyi ortaya koyamadı. Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon altında ezilen insanlarımız; barınma krizi, açlık tehlikesi ve derinleşen yoksulluk gerçeği ile bir başlarına bırakıldılar. Türkiye kendi insanını aç ve açıkta bırakmayacak kadar büyük ve güçlü bir devlettir. Ve ülkemiz böylesi kötü bir yönetimi hak etmiyor” dedi.
‘DİLAN POLAT’A DÖNMÜŞ ÇOCUKLARIMIZ’
Aydın’da, Zeren Ertaş isimli bir üniversite öğrencisinin KYK yurdunda, bakımı ihmal edilen asansörde sıkışarak hayatını kaybettiğini hatırlatan Akşener, “KYK yurtlarındaki ihmaller, iş bilmezlik ve niteliksizlik artık çocuklarımızı canından ediyor. Zeren’in acısı tüm Türkiye’nin yüreğine kor gibi düşerken; ‘Ölmek istemiyoruz, nitelikli yurt hakkımızdır’ diyen binlerce gencimiz de hakkını aramaya başladı. Gençlerimizi, artık bir rezillik boyutuna ulaşan yurt sorunuyla yalnız bırakamayız, bırakmayacağız. Cumhuriyet vizyonumuzun en büyük değer olarak gördüğü gençlerimizi böylesi bir çaresizliğe terk etmeyeceğiz. Şimdi; erkek arkadaşlarımızın dikkatini çekmemiş olabilir ama kadın arkadaşlarım biliyor.
Türkiye’de 18-25 yaş arasında genç bir nesil var. Bu genç neslin anasının, babasının tuzu kuru olanları daha o yaşta doldurulmuş dudaklarla, kaşlar, gözler yapılmış, yani üniversiteye başladığı yüzle üniversite 3’e geldiği yüzde inanılmaz bir fark olan, bol paralı babaların, muhtemelen hırsızlık yaparak elde ettikleri paraları harcayan çocuklar var. Allah bize bu hırsızlıkları, bu yolsuzlukları rezil etmeyi nasip etsin inşallah. Şimdi bir tarafta estetisyenlerin içinden çıkan, her biri Dilan Polat, Engin Polat’a dönmüş çocuklarımız; bir tarafta ise karnı guruldayan, KYK yurtlarında yemeklerinden solucan çıkan, sürekli ekmek ağırlıklı beslenen çocuklar var. Samimi bir şey söyleyeyim mi; bunlar Gayretullaha dokunur. Allah bunları kursağından getirir, bunlara sebep olanları kahrı perişan eyler. Allah’ım nasip et; bunların kursaklarından bu haram lokmayı almayı bize nasip et Allah’ım” diye konuştu.