Mart’ın son günlerini yaşıyorduk sabah erken uyanmıştım. Pencereye doğru yürüyüp perdeyi sağa çekip dışarıya baktım. Her yer karla örtülmüştü hem bizim buralarda bahar geç gelirdi bazen ise hiç gelmezdi pek şaşırmamıştım açıkçası gördüğüm manzaraya. 53 yıldır Ardahan’da yaşıyordum askerlik dışında ömrümün tamamı burada geçmişti. Seviyordum memleketimi sakin ve küçük bir yerdi aynı zamanda karlı ve çok soğuk bir şehirdi. Ee gülü seven dikenine katlanırmış bizde sevdiğimiz gülün hatırına bunca kara ve soğuğa dayanıyorduk. Hem gül demişken size biraz gülümden söz edeyim onu size anlatayım.
Adı Ayla’ydı dikenleri bazen canımı çok acıtsa bile seviyordum gülümü. Hayatıma nasıl girdiğine bir bakalım; bundan yıllar önce bir bayram günü yan köylere şeker toplamaya gitmiştik arkadaşlarımla, Onu da bir çeşme başında elindeki kovayı suyla doldururken görmüştüm. O an vurulmuştum Ona susamıştım .Yanmış aşık olmuştum. O bayramdan sonra o köye çok gider olmuştum Onu görmeden edemiyordum yapamıyordum gene günlerden bir gün çeşmede su içerken bir anda karşımda buluverdim Onu gözlerimiz birbirine değer değmez ikimizde gülmüştük. Tanışıp arkadaş olmuştuk dördüncü denk gelişimizde askerlikten sonra benimle yoldaş olur musun diye sormuştum O da olur demişti. Benim gülüm olmayı kabul etmişti.
Askerlikten sonra evlenmiş bir yuva kurmuştuk. Başlarda köydeydik sonradan bir manav dükkanı açıp merkeze yerleşmiştik. Bize gelen misafirler bizim aşkımıza hayran kalıyordu evlenmek için baya istekli oluyorlardı. Umarım herkes sevdiğine kavuşur onunla evlenir.
Zaman geçmişti evleneli 10 sene olmuştu fakat çocuğumuz olmamıştı. Ondan başkasından çocuk istemiyordum onun kokusundan başka kokuya talip değildim muhtaç değildim aç değildim. Olacaksa ondan olsun diyordum. Durumum pek yoktu yoksa tedavi için büyük şehirlere giderdim iyi hekimlere görünürdük lakin paramız yoktu olmayınca elden de bir şey gelmiyordu.
Yüce yaradan bizi bununla sınıyordu hem gülü seven dikenine katlanırmış bizde sevdiğimizin hatırına dayandık sabrettik bir gün olsun of bile demedik çok şükür. Baksana 35 yıl olmuş evleneli. Olmadı evladımız bin hayır var dedik hayatımıza baktık ve çok da mutlu huzurlu yaşadık hala da yaşıyoruz. Ayla’m üzülüyordu bende üzülüyordum ama ben onu sevmiştim o benimdi benim gülümdü dikenlerine rağmen sevgim zerre azalmadı azalmazdı da. Ben dışarıyı seyre durup olanları size anlatırken benim biricik karım uyanmış yanıma gelmişti pencereden dışarıya bakıp hastaneye gidecektim bugün lakin baksana bu havada servisler çalışmaz gene kaçıracaktım randevuyu dedi biraz söylenerek. Ben de ya taksi tutacaktım ya da traktörümle götürecektim Onu , taksi param dahi yoktu adama vermiştim dün, dükkan için sebze meyve getirsin diye. Endişelenme Allah’ın izniyle bizim emektarla gideriz dedim sen kalk hazırlan bende yolu temizleyip traktörü çalıştırayım dedim. Gözlerinin içi gülmüştü. Güldü. Gülümdü. Fakir olmamda benim dikenlerimden sadece bir tanesiydi.
Hastaneye varmıştık hanım sırasını bekleye dursun bende dışarı gidip bir dal sigara içeyim. Dışarı çıkmıştım. Hava baya soğuktu herkes bir koşuşturma içindeydi hastaneler hep böyleydi hastalar hiç bitmezdi. Hem ben sigaramı içerken telefondan banka hesabıma baktım işler böyle devam ederse üç ay sonra Ayla’nın dişlerini yaptıracaktım dökülmüştü dişleri biricik karımın. biraz daha sabretsin halledeceğim inşAllah.
Tam içeri giriyordum ki Erdemle karşılaştık hayırdır ne oldu niye burdasın dedim. Eşim doğum yaptı geçen hafta ikizlerimiz oldu iki kızım oldu abi, diye cevap verdi. Sarılıp tebrik ettim lakin biraz üzgündü Erdem , keşke erkek olsaydılar abi ama olsun gülü seven dikenine katlanır demişler bende katlanacağım dedi bana. Sonra vedalaşıp ayrıldık. Arkasından seslendim çok haklısın erdem katlanır dedim insan, neye katlanmıyordu ki insanoğlu değil mi?
Hem gülü seven diken sandığına değil gülün gerçek dikenine katlanırmış Erdem gerçek dikenine..