Türkiye’de ataerkil tohum dediğimiz gerçek tohum neredeyse hiç yok. Hepsi dışarıdan entegre ettiğimiz tohumlar. 1940 yılından kalma bir evde bulunan tohumlar hayret edici.
Yıllar geçiyor, insanlık çoğalıyor, ihtiyaçlar artıyor ve zararlar baş gösteriyor. Firmalar kendi mallarıyla insanlığa zarar verip, kendi mallarıyla iyileştiriyorlar.
Misal bir şampuan markası düşünün. Bu şampuanın içindeki etmenler saçları döküyor. Bunu bilen firma ardından “Saç dökülmesine karşı şampuan” çıkartıyor. Aynı müşteri bu sefer bunu alıyor. Ama bakıyorsunuz ki bu da kepek oluşturuyor. Böyle böyle zincirleme olarak müşteriyi kendilerine bağlıyorlar ve bu firmalar günün sonunda “En Yardımsever İş Adamı” ödülüne layık oluyorlar. Bu ödülü verenler ise o ürünü kullanan insanlar. TRAJİKOMİK !
Dünya nüfusunun azalması için bu tür entrikalar bu tür faaliyetler neredeyse her alanda kendini göstermekte. Yiyeceklerin içindeki kanserojen maddeler, etmenlerin çeşitli virüsler taşıması, çeşitli mide hastalıkları ve dahası buna örnek olarak gösterilebilir. İnsanların uyanması ise hastalığın teşhisi koyulduğu zamandır. Yani iş işten geçtikten sonra…
Gelgelelim tohum çalışmalarına. Türkiye’de ataerkil tohum dediğimiz gerçek tohum neredeyse hiç yok. Hepsi dışarıdan entegre ettiğimiz tohumlar. 1940 yılından kalma bir evde bulunan tohumlar hayret edici. Envai çeşit (günümüzde bulunmayan) meyve ve sebze tohumu yer alıyor. Biz kendi güvenilir tohumlarımızı piyasadan kaldırıp, yurt dışından -zamanında- gelen, yararı zararı bilinmeyen tohumları piyasaya sürüyoruz. Bunun adına da organik diyoruz. Kusura bakmayın da buna insanlar bir tarafıyla güler. Özellikle yaşı 70’i geçmiş insanlar. Onlar organiği de doğalı da bizden iyi bilirler. Çünkü gerçek meyve ve sebzeyi tatmış insanlar. Ne yazık ki biz bu fırsatı bulamadık.
Bu fırsatı günümüzde bulanlar var mıdır? Tabi ki vardır. Hepimizin yakından tanıdığı bir isim hem de. İlker Ayrık. İstanbul’a yaptırdığı çiftlikte röportaj verirken tohumlarının ataerkil olduğunu söyledi. Zar zor bulmuş ve aldıktan sonra bir daha tohuma para vermeyeceğini söylemişti. Neden tohuma para versin ki, gerçek tohumu bulduktan sonra..
Aziz okuyucularım, bu haftaki yazımı bilindiği üzere yine birkaç söz ile bitirmek isterim :
Gerçekten de yediğimizden çok daha fazlasıyız, fakat yediğimiz şey bizim olduğumuzdan çok daha fazla olmamıza yardımcı olabilir. – Adelle Davis
Tohumlar fidana, fidanlar ağaca, ağaçlar ormana dönmeli yurdumda.