Spiker, “Konyaspor’un en fazla mağlubiyet gördüğü ve gol yediği takım Fenerbahçe” sözleriyle başladı maçı anlatmaya… Fenerbahçe Konya’da üç puandan fazlasını kaybetti
Dün akşamki maç; Fenerbahçeli futbolcular, yönetim, başkan Ali Koç ve özellikle hafta içi yaptığı açıklamalardan sonra büyük tepki çeken teknik direktör Pereira’nın, son haftalarda alınan başarısız sonuçlar yüzünden aralarının açık olduğu taraftarlar ile buzları eritmek için büyük bir fırsattı. Ancak ne yazık ki yukarıda yazdığım tüm kişiler bu fırsatı kaçırdılar. Ve işin kötü tarafı bu maç fırsatın tam tersi bir kabusa dönüştü onlar için.
Pereira, Antwerp maçı sonrası yaptığı açıklamada “Olympiakos‘un tecrübesi var, Frankfurt Bundesliga’da her hafta bu seviyede maçlar yapıyor. Türkiye iyi bir lig ama taktiksel olarak seviyesi Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligi seviyesinde değil.” demişti. Ben de bu beyanatını gördüğümde, Pereira’nın koltuğunun altına saatli bombayı yerleştirdiğini söylemiştim arkadaşlarıma. Çünkü, Fenerbahçe gibi büyük bir kulüpte böyle bir açıklama yapılamaz. Çünkü Süper Lig’de en ufak bir başarısız sonuçta sana bu açıklaman hatırlatılır demiştim.
Nitekim, dün akşamki maçtan sonra senin karşına birisi çıkıp da, “Konyaspor, taktiksel olarak senden çok daha üstün bir takım mı ?” ya da “Süper Lig‘i küçümsediğine göre senin bu ligde her maçı eze eze oynuyor olman gerekmez mi ?” şeklinde sorular sorarsa ne cevap vereceksin. En kötüsü de; “Sen yetersiz gördüğün bu ligde, orta sıraları zorlayan bir takımın karşısında aciz durumlara düşüyorsan acaba sen de bu lig için ve özellikle de Fenerbahçe gibi büyük bir takım için yeterli değilsin” derse ne yapacaksın ?
Dün akşam Fenerbahçe taktiksel olarak çok kötü bir görüntü çizdi. İlk onbir başta olmak üzere, oyuncu değişiklikleri ve oyun planıyla beraber tümüyle sınıfta kaldı teknik direktör Pereira. Sizin de gözünüzden kaçmadığım bazı noktaları burada paylaşmak istiyorum:
- Rakip köşe vuruşu kullanırken kendi on sekizin içerisinde birikmek nasıl bir taktiktir.Onca yıldır maç seyrederim, ilk defa böyle bir görüntü gördüm. Sonucunda da ikinci gol geldi zaten.
- Üçlü savunma oynatmasına fazla bir söz söylemem. Aslında ligin başında ve hazırlık maçlarına baktığınızda bu kadar çabuk bu savunmayı oturtmasına şaşırmış ve alkışlamıştım. Çünkü zor bir sistemdir bu taktik. Ama gol yemeden ve yenilgisiz maçlar çıkarmıştı. Ama bir noktayı es geçiyordu hoca. Eğer ki bu üçlü çakılı oynarsa takım sahada eksik kalıyordu. Üçlünün sağında ve solundaki adamların sık sık ileri çıkıp orta saha ve atağı desteklemesi, onlar çıkmadığında da merkezlerindeki adamın çıkması gerekiyordu.
- İleri üçlü ile defans üçlüsü arasındaki mesafe çok fazla. Böyle olunca merkez orta saha ve kanat adamları ileri geri çalışmaktan, boşlukları doldurmaktan dolayı bitap düşüyorlar. Bloklar birbirlerine yakın oynamalılar. Kompakta halde atağa çıkıp, defansa çekilmeliler. Tersi durum olduğu için, Gustavo gibi büyük bir futbolcu dahi taraftarın hedef tahtasına düşebiliyor.
- Pelkas bir türlü istenen fiziksel duruma gelmediği halde ilk onbir başlatmak, Zajc gibi Empoli’de bile tutunamayan, bal yapmayan arı olan bir futbolcuda ısrar etmek büyük hata.
- Başarılı takımlara bakıldığında hep kadro istikrarına sahip takımlar olduğu görülür. Futbolcuların birbirini tanımaları, açıklarını kapamaları, pozisyon almaları, atakta ve hücumda aynı dili konuşmaları ancak bu şekilde olur. ancak ne yazık ki Fenerbahçe , özellikle ileri üçlü olmak üzere her maça farklı oyuncularla maça çıkıyor. Bu da sahada ne yaptığını bilmeyen oyuncular topluluğu görmemize neden oluyor.
- Pereira’nın bir anda 3-4 futbolcu değiştirme hastalığından kurtulması gerek diye pek çok kez söylemiştim. Çünkü böyle değişiklikler yüzünden futbolcular birbirini tanıyana kadar en az on-on beş dakika geçiyor. Bir de taktiksel değişiklik olunca saha tam bir curcunaya dönüşüyor. Ayrıca gol yeme riskinizi de arttırıyor. Alanyaspor maçında bunu yaşadık ve Pereira ders çıkarmıştır diye düşünmüştüm. Ama ne yazık ki çıkarmamış ki bu maçta yine yaptı. Hem de daha ilk yarı bitmeden. Bu aslında kendi hatanı kabul etmektir. Ben yanlış on bir çıkardım demektir. Ancak daha da kötüsü son dakikalarda takımın on kişi kalmasının önünü açmıştır.
- Son olarak Burak Kapacak ve Meyer neden hiç düşünülmüyor diye sormak istiyorum. Muhammed’in bile oynatıldığı bir kadroda Milli futbolcu Burak neden hiç şans bulamıyor. Hele ki stoper olan Tisserand’ın bile ondan daha iyi orta yaptığı Nazım’ın yerine.
Bu maçla Fenerbahçe üç puandan fazlasını kaybetti. Hocaya ve bu hocayı son anda getiren, takımın en büyük ihtiyacı olan yıldız forveti alamayan yönetime olan güveni. Tabi bir de takımın en önemli üç futbolcusu olan Altay, Gustavo ve Valencia’yı. Çok hoşlandığım bir deyim değildir ama sanki Galatasaray maçı Pereira ve belki de yönetimin kaderini belirleyecek maç olacak.