Fal ile gelen katliam… Değerli okurlarım. Hayatımız özgüven ve merak üzerine kurulu bir anatomi gibi hem yaşıyoruz, hem ne yaşayacağımızı bilmek istiyoruz yani gaybı o kadar merak ediyoruz ki kendimizi şeytana satacak kadar meraklı konuma düşürüyoruz.
Üstüne basa basa fal bakmak, büyü yaptırmak, kumar oynamak gibi şeylerin insanoğluna büyük zararlar vereceğini kitabımız her seferinde söylese de biz işimize geleni kabul eder gelmeyeni de gözümüzü, kulağımızı tıkarız böyle Müslümanız işte oysaki kuran bize zarar gelmesin diye çabalar ama biz kaşınırcasına inadına tersine tersine gideriz.
1253 kişi Öldü…
Bu anlatacağım her ne kadar size hikaye gibi gelse de gerçeğin ta kendisidir. Yıl 920 yer Habeşistan (Etiyopya’nın Bahir Dar) şehri tüccarlık yaparak geçimlerini sağlayan erkekler, halı dokuması ve hayvan derisi temizliği yaparak eşlerine yardımcı olan kadınlar kayıtlarda mevcuttur.
Kadınların komşuluk ilişkileri ve birbirlerine olan tutumları bi hayli sağlam ve yardımlaşmaları ise her zamanki gibi erkeklerden daha fazla, bütün eksiklerini birbirleri arasında tamamlayıp asla böbürlenmek veya bencillik yapmak gibi şeyleri olmuyormuş tam konum vermeden devam etmek istiyorum.
Şimdiki zamanda örneğin; altın günü veya kadınlar toplantısı gibi oturmalar düzenliyorlar kahve ve yemek muhabbetiyle kimin eksiği varsa tespit edip ona yardımcı olmak için anlaşıyorlar, kadınların arasında güzellik ve maharet her zaman ön planda birbirlerine iltifatlar ederler kendi içlerinde dikkat çekmeyi seven insanlarmış.
Dilvin ismindeki kadın kendi içinde psikolojik sorunları olan ve etrafı tarafından da bilinen kocası ise deve kervanının başı olduğu için kadınlar biraz bunun etrafında toplanır ve ilgi gören bi kadınmış. Bir gün gene bir toplanma gününde kahveden sonra evlilik yaşındaki genç bir kızın kahvesinin fincanını elinden alıp avuçlarında sıkıca tutup fala bakmak istemiş, bir anda elinden atıp ”Vah güzel kızım kocanı daha ilk geceden kaybedeceksin” diyerek gülüşmüşler çünkü kimse inanmaz ve itibar etmezmiş fala, sonrasında düğün olmuş ve dediği gibi adam ilk gecede vefat etmiş herkes üzüntü ve hayret içerisinde bu kadına bakmışlar kadın ise pişmanlık ve üzüntü ile özür dileyerek ”Ben sadece gülelim diye söylemiştim kader” demiş velhasıl.
Divin denen kadın her toplantıda kendine uzatılan fincanları geri çevirse de bi müddet sonra tekrar fal bakmaya başlamış ama ne dediyse hepsi tek tek tutuyor alim ve ulemalar ne kadar yapmayın bu iş şeytanın oyunu ve üflemesidir şakası da gerçeği de sizi felakete götürür diye söyleseler de kadınları bu işten vazgeçirmek mümkün olmamaktadır.
Şeytan tamamen Dilvin denen kadını avcuna almış ve istitrat (yanıltıcı manevi doğaüstü olay) durumuna sokmuştur. Zaten ilgi durumunda olan Dilvin bunlardan sonra kendi beldesinde bu kadar bilginin tesadüf olmadığına ve kadının alim olduğunu düşünen insanlar belde halkı kadına akın akın gelerek dertlerini anlatır akıl almaya başlamışlar, bu durumdan çok memnun olan şeytan Dilvin denen kadının tamamen destekçisi ve zihnine işleyen bir nefes gibi ona ne söylerse oda insanlara onu ilham eden vücut haline gelmişti.
Akın Akın Geliyorlar
Dilvin denen kadın artık kendi beldesinde bir kadın evliya gibi saygı görüyor erkek, kadın kim olursa olsun onu görünce saygıda kusur etmiyordu. Dilvin denen kadın artık fincana bakma isteği duymadan insanların yüzüne bakarak onlara neler olacağını anlatır ve onları uyarır duruma gelmiş insanlar da ona gelirken hediyeler, gümüş takılar ve yiyecekler getiriyorlardı
Dilvin’in namı Harar, Mekelle, Zeyla gibi beldelerden duyulmuş oralardan da ziyaretler almaya başlamış ve evi genişletilmiş 3 katlı bir dergah haline gelmişti. İşte her şey şeytanın istediği gibi gidiyordu. Her geleni hoşgörü ile karşılayıp, gelen hediyeleri de gene ihtiyaç sahiplerine dağıttıran Dilvin gönüllerde ayrı bi taht kurmuş artık binlerce kişi tarafından sevilen bir karakter haline gelmişti. Herhangi bi şifa veremiyor ama verdiği tavsiyeler hayat kurtarırcasına nokta atışı misali gayb ı anlatır gibi fikirler veriyor buda insanları etkiliyor ve onları Dilvin’e bağlıyordu.
İşte Rüya Bitti
Aslında her şey bizim düşüncemizle doğru olduğunu zannetsekte, yani insanlara yardım etmesi, fikirler vermesi, gelen hediyeleri ihtiyaç sahiplerine vermesi gibi şeyler güzel olduğunu düşünsek de aslında bunların hepsi şeytanın birer yemi idi.
Bir hafta sonu dergah haline getirilen Dilvin’in evinde 1000 ila 1500 kişinin toplanarak ziyaret etmesiyle ve malum ki gelenler uzak yerlerden geldikleri için ziyarette orda yatıyor kendilerine iyi geldiğini de sanıyorlardı.
Dilvin’e yakın olmak, gündüz vakti dert dinleyen Dilvin bir erkek danışanı diyelim ona yaklaştı ve bi derdini anlattı, kadında hiç yapmadığı şeyi yaparak o adamı kovdu azarladı ve insanların içinde rencide etti, boynu bükük ve bi o kadar da sinirli bi şekilde dergahtan atılan şizofreni hastası adam dergahın duvarına yaslanıp ağlamaya başladı. Bir anda kalbi ve göğüsleri sıkışan adam nefes nefese kalarak oturdu ve şeytan son hamlesini o adamda kullandı, adama yaklaşarak vesvese üstüne vesvese veren şeytan ”Kadından evliya mı olur tamamen şarlatandır bu kafirdir bak seni binlerce kişinin önünde rezil etti sana baban bile bağırmadı ve bir çok vesvese ile adamın kanına girdi”.
Şeytanın son vesvesesi de ”BU VE BUNA İNANANLARI ÖLDÜRMEK SEVABTIR” dedikten sonra adam incinen gururu yıkılan hayatı ve hastalığının verdiği tepkiyle geceyi bekledi herkes uyuduktan sonra dergahın zemin kolonlarına dinamit yerleştirip elleri titreyerek fitilini ateşledi ve net bir sayım ile 1253 kişi o patlamanın ve dergahın altında kalarak can verdiler o zaman gerçek alim ve ulamalar ”biz sizi uyardık siz ise şeytanın planlarını harfi harfine yaptınız bunun için bu felaket başınıza gelmiştir” dediler.
Bakmayın Baktırmayın Bakanada Müsade Etmeyin.
İşte ibretlik ve acı dolu kıssa, sadece bir fal ile başladı ve 1253 kişinin hayatına sebep oldu.
La Gaybe İllallah (Geleceği Allahtan başka kimse bilemez) laf olsun, zaman geçsin, kendimi iyi hissedeyim gibi bahaneler ile fala sarılırsanız. Şeytanda size sarılır ve asla sizi bırakmaz bunun örnekleri hala da günümüzde devam ediyor fala bakanlar asla mutlu huzurlu olamıyor, ve afiyet içinde yaşamaları mümkün olmuyor. Size tavsiyem aklınızı başınıza alın ve bu işten hemen vazgeçin, olay çok basit ” Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz” İmza Allah Rasulu…
Selam ve Saygılarımla…