Herkese göre değişen bir kavram olsa da eğlence ve sosyal yaşam, aslında genel olarak kalıplaşmış bir kavramdır.
Genel biçimde tanımlamaya çalışırsak; dışarı çıkmak, arkadaşlarımızla zaman geçirmek, gezmek, tabiri caizse alemlerden aleme akmak diye betimlemelerde bulunabiliriz. Ve bu aktiviteleri yapanlara da sosyal biri diye sıfat takarız. Peki eğlence sadece bunlardan ibaret değilse?
Sözlerime başlarken söylediğim gibi her kişinin eğlence anlayışı farklıdır. Mesela; evde takılmak, kitaplarla arkadaş olmak, müziklerin ritminde kaybolmak (gecelerdeki müziklerin ritmini kastetmiyorum), en sevdiğin filmleri/dizileri tekrar tekrar izlemek gibi kendi başına yapılması zevk veren şeyler de eğlence kavramı altında sayabiliriz. Tabi genele uymadığı için bizler bu aktiviteleri yapmayı seven kişilere asosyal lakabını da takmayı ihmal etmeyiz. Sosyal olmak illaki çevrendeki insanlarla etkileşimlerde bulunmak değildir. Sevdiğin kitaptaki, film/dizilerdeki karakterlerle; yazdığın kelimelerle veya cümlelerle, kendini bulduğun müziklerle, çizdiğin resimlerle de etkileşimde olmak sosyallik anlayışın diğer yüzüdür. Çoğu kesime göre eğlence kalıbına uymasalar bile kişinin kendi içindeki aktiviteleri de eğlencedir.
Zaten önemli olan da insanın kendini eğlendirmesi değil midir? Nerede, nasıl rahatsan ve eğlenebiliyorsan orasıdır senin eğlence alanın.