İYİ Parti İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ “Türkiye ve dünya ağır bir salgın krizinden geçiyor”.
İYİ Parti İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın, TBMM’de düzenlediği basın açıklamasında Sözlerime Irak parlamentosunda Türkmen bakan olarak görev almaya hazırlanırken bir kalp krizi sonucunda hayatını kaybettiğini öğrendiğim değerli dostum, ülküdaşım, Irak Türkmen Cephesi’nin ve Türkmen davasının öncü isimlerinden Hasan Özmen’e Allah’tan rahmet, Irak Türkmen Cephesi ve Kerkük’e, Telafer’e, Tuz’a ve bütün Türkmeneli’ne başsağlığı dileyerek başlamak isterim.
İYİ Parti İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ “Türkiye ve dünya ağır bir salgın krizinden geçiyor. Salgının Türkiye’de salgın öncesinde yaşanan mevcut krizleri daha da ağırlaştırdığını hepimiz görüyoruz. Türkiye, Korona salgınına, eşzamanlı ve iç içe geçmiş 4 krizi yaşarken yakalandı. Bu 4 kriz; devlet krizi, milli birlik krizi, ekonomik kriz ve Suriyeliler krizidir” dedi.
Özdağ “Korona salgını döneminde devlet krizi daha da derinleşmiştir. Çünkü devlet yasal çerçeve müsait olmasına rağmen mevcut yasalara aykırı önlemler almıştır. Örneğin İçişleri Bakanlığı yönetmeliği ile sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Oysa anayasanın temel hak ve özgürlükler ile ilgili 23 maddesi, açık şekilde bu özgürlükler ile ilgili düzenlemelerin yasa ile düzenlenebileceğini ifade eder. Sokağa çıkma yasağı, Hıfzıssıhha Kanunu ile düzenlenmiş ve yetki Sağlık Bakanlığı’na verilmiştir. Özetle devlet krizi derinleşmektedir”.
Felaketler veya kederler milletleri birleştirir. Ancak Korona salgını Türk milletini birleştirmemiş, ayrıştırmıştır. Çünkü Erdoğan Korona sürecinde muhalefete yönelik en sert eleştirileri yapmaktan geri durmamıştır. Yardım yapmak isteyen muhalefet belediyelerinin yardımlarını durdurmuş, paralel devlet olmakla suçlamıştır. Salgından önce başlayan ekonomik kriz salgın sürecinde daha da ağırlaşmıştır. Ekonomik krizi aşmak için hiçbir yapısal önlem alınmamış, günü birlik paketler ile durum idare edilmeye çalışılmıştır.
KORONA KRİZİ, SURİYELİ SIĞINMACILARIN OLUŞTURDUĞU DEMOGRAFİK TEHDİDİ DE DERİNLEŞTİRMİŞTİR
Korona krizi Türkiye’nin karşı karşıya olduğu emperyalist bir proje olan stratejik göç mühendisliği sonucu gerçekleşen Suriyeli sığınmacıların oluşturduğu demografik tehdidi de derinleştirmiştir. Suriyelilerin Suriye’den Türkiye’ye göçe zorlanmalarının nedeni Suriye’nin kuzeyinde PKK kontrolünde bir Kürdistan kurmak için etnik temizlik yapmaktır. Nitekim geçen hafta Trump yönetimi PKK ile bir Amerikan petrol şirketinin petrol çıkarma anlaşması yapmasını sağlamıştır. Dışişleri Bakanlığı PKK/YPG’nin devletleşmesinin finansmanı olan bu anlaşmayı basit bir kınama ile geçiştirmiştir.
Türkiye’de halen kayıtlı 3.8 Suriyeli sığınmacı yaşamaktadır. Sadece kayıtlı olanlar üzerinde hesaplandığında dahi Türkiye dünyada en fazla sığınmacının olduğu ülkedir. Oysa gerçek Suriyeli sığınmacı sayısı daha da fazladır. Kayıtsız Suriyeli sığınmacı sayısı 1 buçuk milyon civarındadır.
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne göre İstanbul’da 506.041 Suriyeli varken, Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü’nün 2019 Haziran ve Temmuz aylarında İstanbul’un 960 Mahallesi’nde yerel ve idari yetkililerle gerçekleştirdiği mülakatlara göre İstanbul’da 963 bin Suriyeli ve 679 bin diğer ülke vatandaşları olmak üzere 1 milyon 642 bin göçmen yaşamaktadır. İstanbul’da yaşayan TC vatandaşı olmayan kişi sayısı 1.6 milyondur. Sadece İstanbul örneği göstermektedir ki, kayıtsız Suriyeliler ile birlikte Türkiye’de 5.3 milyon Suriyeli sığınmacı vardır. Bunların çok büyük bir bölümü bombalandıkları için Türkiye’ye gelmediler. Türkiye’ye gelmeleri için emperyalizm ve Orta Doğu’daki işbirlikçileri tarafından PKK/YPG, IŞİD tarafından bombalandılar. Bir bölümü ise savaştan dolayı değil iş bulmak amacıyla geldi.
SURİYELİ SIĞINMACILAR İÇİN TÜRK DEVLETİNİN KAYNAKLARINDAN HARCANDIĞI TESPİT EDİLEN 58.2 MİLYAR DOLARDIR
Devletin açıkladığı rakamlardan hareket ederek bir hesaplama yapan Selçuk Üniversitesi ekonomi bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Alagöz, 2011’den 2019’un sonuna kadar Suriyeli Sığınmacılar için Türk devletinin kaynaklarından harcanan paranın 51.1 Milyar Dolar olduğunu ortaya koymuştur. 7.1 Miyar Dolar da Birleşmiş Milletler ve AB fonlarından harcanmıştır. Özetle harcandığı tespit edilebilen para 2019 sonuna kadar 58.2 Milyar Dolardır. Bunun içinde askeri harcamalar yok. Suriye’de 3 milyon insana yapılan sosyal yardımlar yok, Suriye’de devlet memurlarının ödenen maaşları yok. ÖSO’nun maaşları yok. Rus uçağının düşürülmesinden sonra çıkan ekonomik krizin maliyeti yok. Hepsini hesapladığınız zaman gerçek maliyet 80 milyar Doların üzerindedir. Bugün yaşadığımız ekonomik krizin tek nedeni Suriyeliler için yapılan harcamalar olmamakla beraber yaşanan krizin tetiklemiş ve ağırlaştırmıştır.
TÜRKİYE’DE SURİYE MAFYASI OLUŞMAKTADIR
Suriyelilerin Türkiye için oluşturdukları yük sadece demografik ve ekonomik değil başka hususlarda da tehdit oluşturmaktadır. Türkiye’de Suriye mafyası oluşmaktadır. Türkiye’deki Suriyelileri arasından polis sık sık operasyonlar ile IŞİD’li teröristler toplamaktadır. Suriyeliler arasından Arap istihbarat servisleri kolaylıkla eleman devşirmektedir. Suriyeliler sağlık ve eğitim sistemi üzerinde yük oluşturmaktadır. 2015’den bu yana Türk halkının aldığı sosyal yardımlar Suriyelilere yapılan yardımlardan dolayı azalmaktadır. 2011-2019 sonu arasında yapılan harcamaları temel olarak aldığımız zaman sadece 2020-2021 senelerinde Suriyeli sığınmacılar için harcanacak para 21 milyar Dolar tutmaktadır. Bu durum sürdürülebilir değildir.
Değerli basın aracılığı ile gençlerimize de seslenmek isterim; Genç işsizlik rakamları %25 seviyesine gelmişken ne sizlerin işsiz kalmasına seyirci kalabiliriz ne de sizlerin geleceği ipotek altına alınarak Suriyelilere sarf edilen 80 Milyar Dolara! Zaten hatalı politikalarla sizlerden geleceğinizi çalanların en büyük isteği olayın önemini yitirmesi. Bizleri bu sürece alıştırmaya çalışıyorlar.
Sığınmacı sınırı 100 bin olanlar, bugün sayıları 5.2 Milyona ulaşan Suriyelilere vatandaşlık vermeyi konuşuyorlar. Varın olayın vahametini ve geldiği noktayı siz düşünün!
SÖZ VERİYORUZ, İYİ PARTİ İKTİDARA GELDİĞİ ZAMAN SURİYELİLER İNSANCA KOŞULLARDA VE BARIŞ İÇİNDE EVLERİNE DÖNECEKLERDİR
İYİ Parti, Suriyelilerin Suriye’ye güvenli dönüşleri için Türk halkının önüne her adımı belirlenmiş, iç ve dış politikada atılacak adımları tespit edilmiş bir politika koymuştur. Türk halkına söz veriyoruz. İYİ Parti iktidara geldiği zaman Suriyeliler insanca koşullarda ve barış içinde evlerine döneceklerdir.
Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehditler ve fırsatlar hususunda bugüne kadar hiçbir öngörüsü doğru çıkmamış; Annan Planı’na “Evet” diyen, Kıbrıs’ın jeopolitik önemi kalmadığını ifade edip, KKTC’yı yıkmak için çalışanlar, FETÖ’nün Ergenekon ve Balyoz operasyonlarını alkışlayanlar, PKK terör örgütü ile müzakereleri alkışlayıp, Öcalan’ı barış ve demokrasi kahramanı ilan edenler, Şimdi de Suriyeli Sığınmacıların Türkiye’de kalmasını savunuyor, Suriyelilerin Suriye’ye vatanlarına dönmelerine sağlamaya çalışanlara alçakça saldırıyorlar.
Bu güruh saldırmakla kalmayıp, bazı Suriyeliler ile Türkler arasında gerçekleşen eylemlerden bizleri sorumlu tutarak sözde itibar suikastı yapacaklarını zannediyor, Suriyelilere yönelik halkı kışkırtmakla itham ediyorlar.
Yeni Şafak adlı yandaş gazetede Hatay’da iki Suriyeli gencin dövülmesi ile ilgili olarak “Faili Sizsiniz” başlığıyla çıkan haberde ben, değerli dostum MHP 24. Dönem milletvekili Sayın Sinan Oğan, ve değerli ülküdaşım Şeker Fabrikaları Eski Genel Müdürü, İYİ Parti Kurucular Kurulu üyesi ve milletvekili adayı Sayın Seyit Yücel ve İYİ Parti Kurucular Kurulu üyesi ve milletvekili adayı Sayın İlay Aksoy hedef gösterildik.
Öncelikle ifade etmeliyim ki, Suriyelilerin vatanlarına dönmesini isteyenlerin en büyük kaygısı emperyalizmin Türkiye’nin sınır bölgelerinde bozulan demografik yapı üzerinden kışkırtmalarda bulunarak Türkiye’yi iç savaşa sürükleyerek, güneydoğu Anadolumuzda bir Kürdistan projesini tezgahlamasıdır. Bundan dolayı Suriyelileri vatanlarına Türkiye’nin dostları olarak dönmesi isteyen bizler çatışma ve şiddet değil, aksine sorumlu ve akıllı bir geri dönüş projesi istiyoruz. Öte yandan Suriyelilerin misafirliklerinin ev sahipliğine dönmesi durumunda Türk vatanının emperyalist saldırılara açık hale geleceğini de görüyoruz.
Hatay’daki hadiseye gelince AK Parti üst düzey yetkililerinden aldığım bilgiye göre Suriyeli Arap bir gençlik grubu ile Hatay’ın yerlisi Arap kökenli bir gençlik grubu arasında sürtüşme olmuş. Bu sürtüşmeden sonra Suriyeli Arap grubun büyük bölümü dağılmış, gruptan geride kalan iki genç Hataylı gençlik grubu ile karşılaşınca dayak yemiştir. Keşke olmasaydı ancak Suriyelilerin Türkiye’de kalma süresi uzadıkça bu tür olumsuzluklar daha sık yaşanır olacaktır.
Yeni Şafak gazetesi ve aktrollere sormak isterim. Gaziantep’te askerden yeni döndüğü evinin önünde gece otururken Suriyeli çeteler tarafından boğazından rambo bıçağı ile bıçaklanarak katledilen Necati Bağcı’nın ölümünden kim sorumlu? İstanbul’da sadece kendilerine güldü diye gün ortasında kaburgaları kırılarak kalbinden bıçaklanan İsmail Bayar’ın ölümünden kim sorumlu? Biz provokasyon gerekçesi olmasın diye bu yurttaşlarımızın cenazelerine dahi gitmedik. Yeni Şafak ve aktrol hesapların saldırıları ile birlikte ki yurtdışından FETÖ’cü hesaplarda bu saldırılara destek veriyorlar.
SURİYELİ TROL HESAPLARI UYARIYORUM, HADDİNİZİ VE MİSAFİRLİĞİNİZİ BİLİN.
Son günlerde aktrollerin saldırılarına Suriyeli trollerin saldırıları da eklendi. Türkçe’de “Dağdan gelip bağdakini kovmak” diye bir deyim vardır. Bu Suriyeli trol hesapları uyarıyorum, haddinizi ve misafirliğinizi bilin.
Bugün kim Suriyeliler vatanlarına dönmesin, vatandaşlık verelim diyorsa bilin ki, emperyalizmin Suriye’nin kuzeyinde Kürdistan kurma projesinin yerli işbirlikçisi, taşeronudur. ABD, Suriyeliler Türkiye’de kalsın diyor. Avrupa Birliği Suriyeliler Türkiye’de kalsın diyor. İsrail Suriyeliler Türkiye’de kalsın diyor. PKK, Suriyeliler Türkiye’de kalsın diyor. IŞİD Suriyeliler Türkiye’de kalsın diyor. Aktroller de Suriyeliler Türkiye’de kalsın diyor.
Türk halkının yüzde 90’ı ise ezici bir çoğunlukla Suriyeliler vatanlarına dönsün, yeter artık bu kadar misafirlik diyor.
İYİ PARTİLİLER OLARAK SURİYELİ SIĞINMACI KONUSUNU TÜRKİYE’NİN GÜNDEMİNDE TUTACAĞIZ
Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada İYİ Parti ve İYİ Partililer olarak Suriyeli Sığınmacı konusunu Türkiye’nin gündeminde tutacağız. İYİ Parti ve İYİ Partililerin bu tavrı hükümetin pervasız davranmasını engellerken, halkımızdan gizlenen bilgilerin de ifşa olmasını sağlamaktadır.
Tekrar altını çizerek söylüyorum. Ülkemizi uçuruma sürükleyen sığınmacı politikalarına bedeli ne olursa olsun seyirci olmayacağım, İYİ Parti olarak da seyirci olmayacağız. Suriyelilerin vatanlarına dönmesi için İYİ Parti Türk halkının önüne bir program koymuştur. Suriyelilerin vatanlarına dönmeleri için elimizden geleni yapacağız.
Türkiye’ye, Türk vatanına bizim verdiğimiz değeri vermeyenler, Türkiye’ye arsa gibi bakanlar vatanlarını Suriyeliler ile paylaşmak konusunda çok hevesliler. Milli kimliği zayıf, vatan sevgisi cılız olanlar vatanlarını paylaşmak konusunda hevesli olabilir. Biz Türk vatanını, vatanımızı hiç kimse ile paylaşmayı kabul etmeyiz.