Doymuyoruz, biliyor musunuz? Üstelik bu açlık karnımıza öyle işliyor ki; gözümüz alamadıklarımızda kaldıkça içimiz burkuluyor. Düşünün, lükse gerek yok.
Bugün metropol kentlerde ekmeğe 5 TL fiyat çeken bir hükümetin, sırf asgari ücrete yaptığı %30’luk zam nezdinde kaşıkla ver, kepçe ile çıkar mantalitesinden başka bir hesap değil. Yanlış mı? İnanması güç gelse de, zaten alım gücü düşük dar gelirlinin cebinden çıkacak miktara göz dikmekten başka bir iş değil. Gramajı düşük tutan fırın esnafına hiç kızmamak gerek.
2022 Başından bu yana un, yağ ve susama gelen %45’lik bir artış sonucu esnaf kazanmadığı gibi ürettiği ekmek çöpe gitmesin diye askıda ekmeğin barajını arttırdı. Yeterli mi? Elbette hayır! Bugün 4 kişilik bir aile düzenli olarak her gün 4 ekmek almak istese, yıl sonunda cebinde binlerle lira çıkmış oluyor. Peki, bu kadar kazanç var mı? Bırakın bir babanın 4 kişilik bir aileyi geçindirmesini, yıl bazda ekmek iaşesini karşılaması bu denli güçken bu tabloya işsizlik rakamlarını da ekleyelim mi?
2022 başında hükümete göre açıklanan ve hiçbir vatandaşı ikna etmeyen sözde 1,4 milyon işsize henüz yıl bitmeden yeni işsizler eklenmeye devam ediyor ve Temmuz 2022’de bu oran 5,5 milyona çıktı. Nasıl mı? Öğrenciler, İŞKUR kapılarında dil döken anne-babalar, KPSS geçerli notu olsa da “Biz sizi ararız!” klişeleri ve dahası tecrübe diye direnen ancak denemeden tecrübe edinilmediği gerçeğini unutan patronlar sayesinde işsizler kervanı büyüdükçe büyüyor.
Bu gidişat düzelir mi derseniz? Ümit ediyorum ki, 5 TL olan ekmek daha da artmaz ve artık yatağına aç giren çocuk kalmaz. Babalar mı? Tek dertleri artık EYT sorunu olmadan keyifli Pazar kahvaltısı yapabilirler, umarım..