Özgürlük fiziken her yere ulaşabildiğimiz yerden ibaret miydi ki? Düşüncelerim adeta dört duvar arasında bir esir, gardiyanı ise insanlar, başında ise hayattı…
Kelimeler boğazımda adeta bıçak gibi saplanıyordu. İnsanlar oldukları gibi değil konuşulanlar gibiydi… Kendim olmak için çok gayret ettim. İnsanlar bunu bir yanlış, kendi dediklerini ise doğru dediler. Bu bunalmışlığın sebebi belki de içimde ki dünyanın enkazında kalmış kelimelerimin isyanıdır. Konuşamadıklarım yaralarımı sızlatıyor dostum. Yaralarım her sızladığında acı daha çok manasız geliyordu. Kabullenmemek en büyük intihar edişimdi…
Şöyle güzel bir söz okumuştum;
Yoruyor. Açıklamalar yoruyor, anlaşılmamak, anlatamamak, anlayamamak ve hatta bazen anlamak bile yoruyor.