Yalnız kalan cambaz; denge arayışındadır. Sunay Akın
Denge; hayatın temeline yerleştirilmiş bir dinamit gibi. Tüm sistemler onun üzerine kurulmaya daha doğrusu onunla kendilerini devam ettirmeye çalışıyorlar. Oysaki tüm değişimler, dengesizlikler üzerine kurulmuştur tarih boyunca. Diyebilirsiniz ki her dengesizlik de kendi içinde bir denge barındırmaz mı? Tabii ki de barındırır. Hayatta her şey eninde sonunda dengeyle dansını tamamlamak zorundadır. Ama temel problem o dengenin bozulduğu an başlar. Çünkü mevcut sisteme başkaldırı başladığında, tüm dengeler yeniden tanımlanmaya, hayatın gönyesi yeni bir düzlemde sabitlenmeye mahkum olur.
Hayatın içinde iz bırakanlar , unutamadıklarımız mevcut dengenin dışına çıkabilenlerdir. Milyonlarca binanın içinde hepimizin en çok Pisa kulesini biliyor hatırlıyor olmamız da bu yüzden değil midir? Sistemler hep mevcut dengenin bozulmaması üzerine konuşlanırken, hayat dengenin bozulmasıyla adımlarını hızlandırır. Yıkılan her denge yeni bir dengeye meylederken, zaman dönüşümün ve gelişimin ışığında yeni anlamları ruhuna enjekte eder.
Son zamanlarda en popüler denge unsuru, ’’Z kuşağı’’ diye tabir ettiğimiz kuşak. Haklının, haksızın, suçlunun, suçsuzun, toplumdan her kesimin günlük yaşam içinde yok saydığı, hayatın hiçbir alanında fırsat tanımadığımız ,daha düne kadar “ne olacak bu gençliğin hali” diye üstten baktığımız kuşak. Yenilenen , kahramanlık hikayeleri ile cephenin ön safına sürülmeye çalışılan, “çok zeki” haramzadelerin, er pardon serdengeçti olmaya zorlamaya çalıştığı kuşak. Bu genç insanlar aslında günümüz hayatının karmaşık labirentlerinde yolunu bulmaya ve emperyalizmin demir parmaklıklarının arkasında var olmaya çalışmakta.
Bir tarafı kapitalist bir yapı için de teknolojiye hapsedilmiş, diğer tarafı mafya ve şiddet üzerine kurulu bir yapıyla, namussuzluğun fütursuzluğun kucağına atılmaya çalışılmış, bir diğer tarafı ise tüm gelişmişliğin nimetlerinden yararlanarak bilimin ışığında düşünsel anlamda gelişim göstermeye çalışan bir nesil . Ve bu gencecik insanların hayatlarına dokunmak ,dünyalarına mutluluk ve tozpembe hayaller koymak yerine onları pis emellerine alet etmeye çalışan bir güruh! Herkes Z kuşağından o kirli ellerini çeksin.
Tarih gençlerin üzerinden oynanan oyunların kanlı izleri ile dolu. Kendi Pis hesaplarınızı kendi pis ellerinizle görün, tertemiz hayat dolu gençlerin gelecek hayalleriyle değil. Gençliğin enerjisi, anarşisi , haykırışı ; umut için, sevgi için, mutluluk için gerekli. Sizin pis hesaplaşmalarınızın tarafı olmak için değil. İnandıkları ne varsa onun peşinden gidecek ve bu çocuklar sizin kurgularınızın karanlığınızın neferi olmayacaklar. Şimdi sorarım size hangi partide kaç genç söz sahibi ? Konuşmak istese konuşturmaz , çalışmak istese çalıştırmazsınız ,iş istese tecrübesiz der gönderirsiniz ama sıkışınca Z kuşağı da Z kuşağı … Z yi Y yi D yi bilmem ama her dönemde gençler, umudun , iyi bir geleceğin habercisi olmuşlardır .
Gezi parkında gençler tarih yazarken, Z kuşağıydı Y kuşağıydı demeden hepsi terörist ilan edilirken ve sokaklarda bu gençler katledilirken neredeydiniz? O pırıl pırıl çocuklar ne kuşağıydı? Z kuşağını amiyane tabirle gaza getirmeye çalışarak, siyasetin karanlık yollarına sürüklemeye çalışmak yerine, bu gençlerin önüne , gelecekleriyle ilgili somut projeler koymalı ve hayatın içinde dengeyi bozan ,yeni bir çığır açan bir nesile öncülük etmeliyiz.
Gözleri aşkla gülen bu çocukların dünyasına bir müsilaj gibi yayılıp onları da bu karanlığa mahkum etmemeli, Bu çocukların bilimin, edebiyatın , sanatın, sporun ışığıyla büyümelerine imkan tanımalıyız. İşte o zaman bu nesil bir dönemi kapatıp, yeni bir çağ açabilir! Burada da en büyük görev yine Dinozor kuşağına düşüyor… Ve mutlu son.