Merhaba yol arkadaşlarım, uzun zaman oldu şöyle karşılıklı konuşmayalı….Dünyevi telaşların yoğunluğu sarmaladı beni…. Bunun için hepinizden özür diliyorum.. Bugün değişim ve değişmek konularını açmaya çalışacağız. Haydi başlayalım.
“Değişmeyen tek şey değişimdir” demiş ünlü düşünür.. Değişmek için ilk baş olayların ve kişilerin arkasına bakabilmek, empati kurabilmek. Yani kısacası iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batırabilmeyi öğrenmek gerekir. Tasavvufta ayna metaforu dediğimiz bu olay, ilk başta kendimizi tanımaya ve öz eleştiri yapmaya kadar götürmesi gerekiyor bizi… Kendine ayna tutan insan ,kendindeki hataları kusurları ve eksikleri görerek ,başkalarını hoş görmeyi Ve kendindeki bu durumu değiştirmeyi yani bir değişim için yola çıkmayı ister.. Bir hocam şöyle söyler :”Esaret mi Cesaret mi?”
Bazen olduğumuz yerde durmak güven alanının dışına çıkmamak ,bize güven ve alışılmışlık duygusu verir. Çünkü dışarıda bir mücadele bir hayat vardır. Oysa ki ,bizim şartlarımız kötü olsa da ;biz olduğumuz yerden memnunuzdur ,o kaosun içine girmek istemeyiz.. Belirsizlik kötüdür ve bu tarz insanlar, belirsizlik yaşamamak için güven alanının dışına çıkmaz ve değişimi reddederler. Sufiler ise; değişim ve gelişim üzerine yaşarlar .Her gün inandıkları su felsefesi gibi sürekli yeniden ve yeniden yenilenir ve sürekli akarlar ,daha önce de anlattığımız gibi ….Oyüzden Sufiler ,aralarında “su gibi aziz ol derler “ve her zaman belirsizliği severler.
Değişime direnmek yerine değişime teslim olmak ve kabullenmek gerekir ki ;kainatta her şey değişiyorken ve sürekli yenileniyorken bizim değişmemiz açıkçası bu etrafımıza yaratılana , evrene yaratıcıya bir haksızlık sayılmaz mı?
O yüzden değişime ilk başta kendimizden kendi çevremizden başlamalı, aynayı kendimize tutmalıyız. İnanın değişim zor değil ama acılı bir süreç. Ne demiş Mevlana :”zahmet olmadan rahmet olmaz .”Bu yüzdendir ki ;kozasından çıkan bir tırtıl da, kelebek olmadan önce o kadar mücadele verir ve sonra rengarenk çok güzel bir kelebek olur. Kelebek olmak için ilk başta kozayı yırtmak sonra da tırtıl olup kelebeğe dönüşerek kanatlanıp uçmak gerekir.
Değişmek kolay değildir. İlk başta karar vermek gerekir daha sonra cesaret etmek ve çok istemek. Bunu ister; dua ile ister meditasyonla isterseniz. Dua ederek namaz kılarak, nasıl istiyorsanız öyle isteyin ama hep isteyin. Her zaman olumlu pozitif dua edin , pozitif düşünce ile isteyin ve her zaman pozitif olun çünkü önceden de anlattığımız gibi evrene giden her kelime, her sözcük bize ayna gibi geri dönüyor.
O yüzden olumlu dualar edelim ,olumlu niyetlerde bulunalım ve değişmek için niyet edelim ,çaba gösterelim. İnanın cesaret edip inanırsanız ve gerçekten pozitif olursanız hayatınızdaki değişime inanamayacaksınız…Ve en gerçek değişim içten dışa olan değişimdir.. Dıştan ve dış. faktörlerle (anne baba aile okul öğretmen elalem akraba)olan değişim sağlıklı değildir. Kişi içinden gelerek kendi isteyerek değişmeli işte o asıl değişimdir.
Son olarak şunları söyleyelim. Değişmek için hiçbir zaman geç değildir. Yeter ki biz isteyelim. Ne demiş Mevlana: “Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım” Seyyah kelebek’ten de hadi o zaman başlayalım! Şu anda, hemen şimdi şimdi değişim zaman. Dün dünde kaldı, gelecek ise daha gelmedi ama biz şu anı yakalayabiliriz. Nasıl mı o da bir sonraki yazımda. Görüşmek üzere Allah’a emanet olun. Eyvallah canlar..