Değişimin diğer yüzü… Yıl 2022…İnsanlık tarihi; Paleoitik Çağdan (Eski Taş Devri) bugüne, yani 22. yüzyıla 78 yıl kala bir döneme dek devam ediyor.
Bu süreç, okuyunca bizlere uzun geldiği gibi birçok canlının varlığı bizden de eskiye dayandığını hatırlatmak isterim. Ama bizler farklıyız ve öyle de olduğumuzu yaşadığımız Mavi Bilye’den tüm kâinata gösterdik. Ki böyle bir amacımız yoktu ilk zamanlar. Bizden önceki insanlık ne yaptıysa birçoğunu farklı versiyonlara çevirip yine aynı şeyleri yapmaya devam ediyoruz.
Beslenme, barınmak, korunaklı bir yuva…Bunlar hâlâ günümüz çılgın Teknoloji Çağında da gerçekleşen yegane amaçlarımız değil mi ? Sadece bir şeyler değişti. Peki ne değişti? Evler inşa etmeyi öğrendik, hayvanları eğitmeyi başardık ve artık onları yemek daha kolay oldu, arabayı bir yerden bir yere gidebilmek için bulduk, tarım ve hayvancılık yaparak yaşamaktan çok daha fazlasını yapıp daha fazla şeye sahip olmayı başardık, parayı isteğimiz bir şeye sahip olabilmenin tek yolu olması için icat ettik, birikim yapmayı ve neslimizin geleceğini de garanti altına alabileceğimiz bir yaşam inşa ettik, daha fazla yedik, daha fazla gezdik, elde ettiklerimizi harcayıp yeni şeyler için biriktirmeye koyulduk, çalıştık, çalıştık, daha fazla çalıştık …Ki bir gün çalışmaya gerek kalmadan da yaşayabilmek için.
Sonra yeni dünyanın yeni sorumlulukları doğdu ve ‘yönetilme’ bize dur diyen bir el inşa ettik ona her şeyimizi verdik, saygı duyduk, bir tür “hayır” diyen bir makine gibi işledik biz bunları yaptıkça daha fazla Hayır’ı duyduk ve sonunda günümüzde Anayasa, Kanun dediğimiz kalıcı nesnel “Hayırlar” yani normlar icat ettik. Bunların tümünü yaparken aramızda olup bitene aldırmayan da vardı, çok çalışıp emeğinin karşılığını alamayan da, başkalarının emeklerini hiçe sayıp gasp edenler de, ilerlemeye devam diyen grup da, bize “Hayır” diyen eller de (devlet) bu “Hayır”ların uygulanmasına gönüllü olanlarda (memurlar)…
Kısacası her şeyden, herkesten biraz biraz vardı. Şimdiki isyanlarımız ve merakımız eski düzene karşı değildir. Asla olmadı da. Biz o zamanlar iyiye gitmeyi, ilerlemeyi düşünüyorduk ve bildiğimiz yalnız bu iki şeyi yapmaya çalıştık. Şimdi neyin iyi neyin ilerleme diye anlaşılacağı daha da zorlaştı. Savaşlar, kıtlıklar, ölümcül hastalıklar ve sorumsuz ve düşüncesizce “Hayır” diyen eller bizim bir şeyleri yanlış yaptığımızın kayda değer kanıtlarıdır. Nitekim 2022 dünyasında onca “iyiye giden” nice yeniliklere rağmen hâlâ da yanlış anlaşılmalarımızın birkaç hafifletici sebebidir. Ancak asla ilerleme değildir. Şimdilerde daha akıllıca kullandığımız “Hayır” diyen eller var, ve bizleri arabalarımızı sürdüğümüz direksiyon gibi kullanıyorlar.
Bu onların kötü oldukları anlamına gelmez tabii. Biz insanlar başından beri bir şeyi yanlış anlamıştık. Var oluşumuzu kudretli bir yaratana borçluyduk, hepimiz bir şeylerle sınanıyor, ama karşılığını da alabiliyorduk, hatalarımızı ve günahlarımızı kimsenin sorumluluğuna bırakamıyor hepsiyle tek tek yüzleşmeyi göze alabiliyorduk, iyi olmaya çalışıyorduk çünkü, ancak öyle yaşamlarımızın iyi olabileceğine kanaat getiriyorduk. Her şeyi basit ve anlaşılırken karmaşık ve zorlaştıran bizim gelişip büyümemiz ile alakalıydı. Dinler tarihi, mitolojiler, ideolojiler bir şeylerin yanlış yapıldığı ve derhal durdurulması gereken bir takım eylemlerin gerçekleştiğinin masum habercileri oldular. Ve şimdilerde bu yanlışı bulmak daha da zorlaşıyor. O yüzden en iyisi” Hakikati kendin için ara, seninle orda buluşuruz.”