Biliyorum can boğazdan gelir. Ve bunun en güzel örneği önce beraber yapılan kahvaltı ardından anne elinden yapılmış yemekler ile akşam sofralarında toplanmak ve son olarak da soğuk kış gecelerinde akşam çayı yapmak keyfinden yenilmez bu hallerin…
Çünkü mutluluğun kahvaltıyla bir ilgisi olduğu gibi akşam sofralarının da huzurunla birlik ve beraberliğinle bir ilgisi olduğunu düşünüyorum. Nitekim bir ailenin huzur tokmaklarını gözlemek isteyenler o ailenin akşam sofralarından bunu öğrenebilirler.
Sofra da sofra diye tutturmuş gibi oldum, fakirin sofrasında ne var ki evine huzur versin diyeceğinizi duyar gibiyim ama kastım günümüzün instagram storylerine insanların gözüne soka soka paylaşılan on çeşit yemek değil. Kastım eskilerin tabiriyle kuru bir soğan sıcak bir çorba da olabilir yeter ki o evde anne olsun ve yeter ki akşam için ocakta yemek olsun.
Annesinin ölümünü, teyzesiyle yaşayan ve bir pazar günü kızartılmış patatesten ikinci bir tabağı isteyemediğinde anlayan çocuk geldi aklıma, bu yüzden ‘evde Anne olsun’ dedim. Çünkü anne yoksa ocak boştur ve ocak boş ise sofralar kurulmuyordur. (Ya da bir annenin kuracağı sofra gibi olmaz.) Ve o yüreklerde koca bir boşluk oluşur onu hangi sofraya oturtursanız dolduramazsınız doyuramazsınız çünkü damağında kalmıştır annesinin ellerinden yedikleri…
Ben en çok eve geldiğimde tok da olsam ocaktaki yemeğe bakmayı seviyorum. Ocak yanıyorsa yemek pişiyordur sırada akşam sofrasına oturmak kalıyor. Eeee dedim ya can boğazdan gelir diye…