Değerli Okuyucularım! Dilerseniz hepimiz için en önemli meselelerden birisi üzerine sizlerle dertleşelim; ülkemiz!
Bizim ülkemiz coğrafi, kültürel olarak çok kadim bir maziye sahiptir.
Türkiye denilince mazlumların sesi denilir.
Türkiye denilince zalimlerin korkulu rüyası denilir.
Fakat bazı meseleler vardır ki bu ülkede, geçmişinde o konularla mücadele etmemiş olan bir büyüğünü bulabilecek ve şu anda etrafında olmadığını iddia edebilecek yoktur herhalde!
Örneğin; fakirlik ve cehalet!
Bizim ülkemiz çok fakirlikler gördü.
Şu anda da yadsınamayacak derecede ekonomik sıkıntılar mevcut.
Ama neden?
İşte herkesin sorması ve üzerine uzunca düşünmesi gereken soru!
Neden?
Nacizane nedenlerini söyleyeyim:
Çok zengin şirketler, çalışanlarının maaşını nereden kısarım diye düşünürse,
Zenginden de fakirden de aynı vergi, aynı ÖTV, aynı KDV alınırsa,
Tarıma gereken önem verilmezse,
Gerçekten durumu iyi olanlar modaya uyarmışcasına kiralarına fahiş zamlar yaparsa,
Bu ülkede fakirlik çözülemez!
Cehalet?
Cehalet de öyle zarar vermiştir ki bu ülkeye, adeta medeniyetimizin köklerini atmaya kadar götürmüştür bizleri!
Bilmemek ayıp değildir, öğrenmemek ayıptır!
Okullarımızdan çıkan nesillerimiz kendi öz kültürüne düşman oluyorsa eğitimde nerede hata yapıyoruz diye uzun uzadıya düşünülmelidir!
Cehaletin diplomayla savrulamayacağı da unutulmamalıdır!
Bizim ülkemizin kaderinde cehaleti örtmek için kılıflar uydurulur.
Bu kılıflar genellikle Millî ve Manevî değerlerimiz üzerine kuruludur.
Çünkü bazı insanlar bu kılıfları kullanarak sanki çağın en bilgin insanlarıymış kisvesine bürünürler.
Örnek vermek gerekirse;
Günahlarımıza rağmen “Dindarım” dememiz,
Tarihin tozlu raflarını gezmeden “Atatürkçüyüm” denilmesi bu ülkeyi çok yıpratmıştır!
Dindar isen kul hakkı yemeyeceksin!
Dindar isen rüşvet yemeyeceksin de, vermeyeceksin de!
Atatürkçü isen Atatürk’ün de bir “İnsan” olduğunu unutmayacaksın!
Atatürk “En Hakiki Mürşit İlimdir!” demiş ise ey Atatürkçüyüm diyen bazı insanlar! Siz niye ilim, bilim yolunda ilerlemiyorsunuz?
İşte bu ülkenin kaderi böyledir!
Sadece popülarite için olmadığımız kişiliklere bürünmemeliyiz!
Dindarlık ve Atatürkçülük kavramlarını bu ülkede cehaletin üzerinin örtülmesi konusunda en çok kullanılan argümanlardan ikisi olduğu için belirtiyorum.
Kendi zihin dünyanıza “Dindarım”, “Atatürkçüyüm” gibi kılıflar uydurmayın!
Cahil de olabiliriz.
Cehli bilmek de bir marifettir.
Fakat lütfen yapmacık olmayalım!
Ne buyurmuş Hâzreti Mevlana (kuddise sirruhu);
“Ya Olduğun Gibi Görün! Ya Da Göründüğün Gibi Ol!”…