Ademoğlu çok garip bir canlı; gençliğinde hayatı dolu dolu yaşayamaz, yaşlılığında ise boşa giden yıllarını telafi etmek varken sadece ona üzülmekle geçirir zamanını.
Altmış yaşına gelmiş bir teyze “babam beni zamanında okutmadı içimdeki yaradır bu” diyerek yakınır ancak onun yaşında hukuk fakültesinden mezun olan teyzeleri görmezden gelir. Bu bence biraz nankörlük biraz da uyuşukluluğun sonucudur.
Boşa giden yıllar diyorum ya insanın aşk hayatı da boşa gider. Birini tanımaya başlarsın, yavaş yavaş seversin, kafanız uyuşur sanki bir birbiriniz için yaratılmışsınızdır, zaman geçer; yıllarca iyi geçinmeye çalışırsın sevdiğin insan artık o ilk zamandaki insan değildir. Beş yılın geçip gider mesela dümdüz hiçbir şey yapmadan beş yılın. Hayat seviyorken tozpembe gibidir ancak o eski sevdiğini bulamazsın artık yılların boşa gider elinde koskoca bir hiç vardır.
Peki o harcadığın zamanı bir ağaca harcamış olsan dümdüz duran bir ağaç sana meyve verir uğraşının ödülünü almış olursun. Ancak yine biz insanlar o boşa giden zamanı başka boş zamanlarımızı harcayarak yani üzülerek geçiriyoruz hiçbir şey yapmıyoruz sadece üzülüyoruz geçmişimize sevgimize verdiğimiz değere üzülüyoruz hayat yine boşa gidiyor.
Bir de okul okumayı boş zaman olarak görenler de var, “4+4+4 sistemi saçmalığıdır bu” diyenler. Okumayı boş zaman olarak gören insanların da boşa yaşaması üzüyor beni. “Sanayiye gönderirim seni” diyerek çocuğuna gözdağı veren babanın çocuğu bu düşünceye kapılıyor genelde okul boşa zaman harcamak onun için çünkü hep bir korku içinde hep bir alternatif içinde okula gönderilmiş…
Okula gitmek yerine fiili üretime destek olmak isteyen insanlara saygım gittikçe artıyor böyle düşünen insanları gördüğümde şapkamı saygıyla çıkartıyorum. Okul okumak boş zaman değildir aslında üretmektir. Fikir üretmek, sanat üretmek, bilgi üretmektir ki bilgiye ulaşmanın en kısa yolu okumaktır; Okul okumak, kitap okumak, yazı okumak, gazete okumak…
Son olarak da ölüm gelir çatar insana bütün pişmanlıklarıyla dümdüz durur hayat önümüzde. Hele ki ölen çok yakınınız ise ona karşı pişmanlığınız olur, yaşayamadığınız günler, söyleyemediniz sözler gelir aklınıza. Geriye kalan belki üç beş fotoğraf ve birkaç anıdır onları hatırlarsınız boşa geçmiştir küs olduğunuz vakitler, ona söylediğiniz kırıcı cümleler. Boşa geçen bir ömür gibi gözükür gözünüze ölüm. İnsanları ayırır boşa geçirdiği zamanları pürüzsüz bir ayna gibi gösterir anlamanız vaktinizi alır pişmanlığınız ise bir ömrünüzü.