Bizi içine alan hayat değildir… Yük oluruz kimimiz hayatta. Bir nehir gibi aksa da ömrümüz, Yarını umut ederiz. Her şeye rağmen güldüğümüz her günün bedelini öderiz.
Kaybettiğimiz umutlu gözlerle bekleriz yarını, kaybederiz, yoruluruz, düşeriz, ama inatla kalkabiliriz. Kimimiz zayıf hisseder, kimimiz güçlü, kimimiz şanslı gelir dünyaya, kimimiz ise şanssız.
Hayat içten içe biziz. Asıl hayat biziz, bizi içine alan hayat değil. Biz nasıl yürürsek öyledir. Çoğu zaman kimimiz, ayna olarak görürüz. Kendimiz dışında herkesi, bunun için kaybetmeye başlarız. Çünkü kendimize yetişemez oluruz, yaşadığımız hayatı suçlar haline geliriz. Yaşam aslında biz nasıl yürürsek öyle inşa edilecekti. Oysa çoğumuz bunun farkında bile değildik, kendimiz dışında herkesi sevdik, anlam yükledik.
Değer biçtik, kiminin ağacında yaprak olmanın çabasına girer olduk, kiminin içindeki ateşi söndürmek isterken o ateşle kendimizi yaktığımızın farkında bile olmadan. Sırtındaki yükü bile sırtımıza yüklemek istedik. Seviyorum diyen herkese göz yumduk, çünkü sevginin hepsi bizim içimizdeki gibiydi bütün seviyorum diyen “herkesi. Her şeyden vazgeçip önce kendimizi seçmeyi unutmayalım hayatı biz inşa edebiliriz.