Hafta sonuna doğru girerken ne izlesem ne izlesem derken gündemden ziyade biraz nostaljiye ihtiyaç duyduğumu fark ettim. Biraz Nostalji: Yes Man
Ne yalan söyleyeyim Jim Carrey izlemeyeli bayağı olmuştu.
”Yes Man” izlemek için güzel bir seçenek diye düşündüm kendimce. İzlemediğim bir filmdi. Her ne kadar Jim Carrey‘i sevsem de pek çok filmini izlememişimdir, benimki biraz medya hayranlığıydı. Yes Man yani Evet efendim! diyebileceğimiz bir çevirmeyle giriş yapalım.
İnanır mısınız enerji yükselten, biraz olsun gerçek hayattan uzaklaştırabilen bir film. Eğer keyfiniz falan ortalıklarda yoksa kesinlikle izleyebilirsiniz. Zira kendisi derhal gelecektir. Jim Carrey etkisi tabii ki var, gerçekten kaliteli bir oyuncu olduğu aşikar. ”Yalnız” temasından ”iletişim” temasına geçen bir karakter değişimi, yaşamdan mutluluk duyabilme, kırgınlık ve pişmanlıkları pas geçebilme gibi pek çok şeyden bahsedebilen filmimiz, konulara değinme konusunda pek bir başarılı bana kalırsa.
A man challenges hımself to say “yes” to everythıng.
Her şeye evet diyebilmek. Mümkünmüş ya gerçekten, adam ciddi ciddi her şeye evet dedi. Sakın diyeyim okuyucular, gerçek hayatta iyi şeyler olmayabilir :D Carl karakterimizin Allison ile olan uyumu ve devamında yaşananlar, ikilinin ilişkisinin bir anda dibi görmesi ve Carl’ın tuhaf mı tuhaf dönüşüyle tekrar tepeyi görmesi çok iyiydi.
Enerjimi fulleyen, pozitiflik katan bir filmdi. Yakınlarda vaktiniz varsa kendinize bir nostalji filmini çok görmeyin. Çok uzak değil ya, 10 senecik geriye gidiyorsunuz. 13 sene de olabilir, detaylar önemsiz.
Kendinize çok ama çok iyi bakın! Keyfinizin kayıplara karışmasına da müsaade etmeyin.