Bu çağ, öyle bir çağdır ki bir tutam insanlık istiyoruz, yine insandan!
Âziz Şehr-î İstanbul’un meşhur Kapalı Çarşısı‘nda olsak ve burnumuza tâbir-î câiz ise mis gibi taze kavrulmuş kuruyemiş kokuları gelse ne deriz? Bir tutam, beş liralık, bir kilo kuruyemiş versene, Âzizim! Deriz, değil mi? İşte bu çağ, öyle bir çağdır ki bir tutam insanlık istiyoruz, yine insandan! Hem de kuruyemiş misâli değil! Çünkü kuruyemişi, Kapalıçarşı’da beğenmezsek Mısır Çarşısı’ndan alırız ama insanlığın iyisini, doğrusunu kimden nasıl alalım?
İyilik-Doğruluk!…
Bu kavramların bile içi boşaltılmış artık. İyi ne? doğru ne? sorgulayıcısı olmuşuz insanoğlu olarak. Halbuki iyilik ve doğruluk bizim felsefemiz değil bilâkis zâruriyetimizdir. Tıpkı derimiz gibi tıpkı organlarımız gibi. İyilik ve doğruluktan uzaklaşmak, temiz ve lapa lapa kar istiyorum deyip, Bolu Tüneli’nden uzaklaşmak misâlidir, aslında…
Âhh Eskiler!…
Eskimek; bir fiil ve bazen bir hakaret misâli kullanılabilen bir kelimedir. Eski insanlar deriz mesela! Hakaret misâlidir sanki? Çünkü bizim gibi yenilerden daha yeni ve temizdirler, o eski insanlar! Âhh o eski İnsanlar! Göç, yoksulluk, dışlanmak ve daha nice zorluklarla mücadele etmişler o eski insanlar! Yeni nesiller en üst model evlere, arabalara, telefonlara, televizyonlara sahip iken hala bulamıyor gibiler, televizyon görünce beni görüyorlar zanneden eski insanların vefalarının, bereketlerinin ve dâhi daha nice güzelliklerinin sırlarını!…
Yine İyilik-Doğruluk!…
Evet! Yine! Yine! Bin değil milyar defa yine! İnsanı da insanlığı da kurtaracak ana etkenlerdendirler iyilik ve doğruluk. Hani deriz ya özeleştiri yapmak diye. İşte özeleştiri yapmak da iyilik ve doğruluktur, aslında. Örnek olacak verecek olursak şayet;
bir araba ile yolda gidiyorsunuz ve yanlış yola giriyorsunuz. Trafik polisleri sizi çeviriyorlar ve soruyorlar neden bu yanlış yola girdiniz diye. Siz de ben bu yolun yanlış yol olduğunu bilmiyordum diyerek yalan söylüyorsunuz ve miktarı maddi ifadeler ile söylenebilecek bir ceza yiyorsunuz. Ama siz doğruyu yapıp, doğru yoldan gitmiş olsaydınız şayet ne olacaktı biliyor musunuz? Hem doğru yoldan gidip ceza yemeyecek hem de insanlık hazinenizden dürüstlük altınını yalan çöp konteynerine atmamış, kendinize iyilik yapmış olacaktınız. Neyse. Biz yine de iyilik ve doğruluk diyelim. Ve yine de herkese iyilik ve doğruluk dileyelim!…