Ne güzel şey değil mi bir nezaketli ince söz. Nezaketli, sevgi dolu buram buram incelik kokan bir söz ya da sözler.
Sevdiklerimizden ya da herhangi bir insandan böyle bir söz duymak insana nasıl da iyi hissettirir bilmeyen yok elbette incelik ve nezaket zaten başlı başına çok güzel şeyler amma velakin ne yazık ki toplumumuz bunlardan günbegün uzaklaşıyor şimdilerde.
Bir süredir Sezen Aksu’dan ‘’Ah Mazi’’ adlı şarkıya takılmış durumdayım gerçekten dinledikçe bağımlılık yapan, her seferinde insanı kendine daha çok bağlayan, duygulandıran eskiye götürüp hüzünlü hüzünlü tebessüm ettiren bir şarkı eminim ki aranızda bilenler vardır, bana göre şarkının en vurucu cümlelerinden biri ‘’Bir nezaketli ince söz duyar da belki, o sararmış resmin hayat bulur yeniden’’. Nasıl da derin, manalı, naif bir söz bazen eski sararmış bir fotoğrafın bize neleri neleri hatırlatabileceğini anlatıyor; Geçip giden o bir şiir gibi narin ve sevdalı zamanlarda kalan anları, artık bedenen bizlerle birlikte olamayan ama aklımızdan, ruhumuzdan, kalbimizden bir ân bile çıkmayan sevdiklerimizin o dönem ruhumuzu okşayan nezaketli ince sözlerini kulağımızda, aklımızda çınlatıp bir anlığına hayat veriyor mesela. O günlerde kalan tatlı anılarımızı canlandırıyor, bize hasret kaldığımız o nezaketi, inceliği kısa süreliğine de olsa geri veriyor.
Sahi ya bu aralar ne de çok hasretiz nezaket ve inceliğe. Ve hatta naifliğe, saflığa, sevgiye anlayışa ve bunlarla dolu sözlere amma velakin git gide yitiriyoruz bu güzel duyguları, her geçen gün nezaket ve incelikten uzak, sevgisiz, anlayıştan yoksun, kirli, düşüncesiz empati yoksunu bir topluma dönüşüyoruz ne yazık ki. Bencillik virüsü kovidten daha da beter ele geçirmiş durumda benlikleri, sessiz ama derinden içimizi çürütüp öldürüyor bizi haberimiz yok, belki de farkındayız ama çoktan alışmışız buna. Fark etmek içimizden gelmiyor, kabul edemiyoruz belki de ama gerçek bu gitgide nefret ve bencillik iklimine teslim oluyoruz.
Biraz da başımızdaki belalardan mütevellit bu nezaketli incelikten uzaklaşma hâli, o kadar çok şeyle uğraşıyoruz ki bazen başkaları ne durumda, ne hâle düşmüş göremiyoruz bu da hem ne denli bencilleştiğimizi hem de ne denli büyük bir meşgale sarmalına takılıp kaldığımızı açıklamaya yetiyor. Meşgaleler de bazen bencillikle birleşince insanı nezaketli incelikten uzaklaştırıyor.
Ama bu durumda asıl büyük pay hiç şüphesiz son birkaç yıldır içinde bulunduğumuz şiddet iklimini yaratanlara ait; Bazı siyasal iktidarların empatiden, nezaketten ve anlayıştan uzak tavır ve üslubu, bunu benimseyen kitlelerin bu yoldaki davranışları ve devamında gelişen olaylar bu karanlık iklimin daha da derinleşerek ülkemize ve hatta bütün dünyaya yayılmasına sebep oldu Türkiye’nin yakın zamanda yapılan bir ankette dünyanın en sinirli ülkesi çıkmasına şaşırmamalı.
Sahiden de her geçen gün daha agresif, empatiden, incelik ve anlayıştan uzak, nezaketsiz bir topluma dönüşüyoruz bunun en belirgin göstergelerinden biri son zamanlarda farklı yaşam tarzlarına yönelik gereksiz saldırılar en güncel örnek birkaç yıldır Balıkesir’de düzenlenen ‘’Zeytinli Rock Festivali’’ yasaklandı zaten bundan önce birçok konser ve müzikli etkinlik deli saçması iftira ve palavralarla engellenmişti. Bağnaz kafalı, gerici düşünceye sahip zihniyetin kendisi gibi olmayanlara olan tahammülsüzlüğü, incelikten uzak saygısız nezaketsiz tavrı bunun en güncel kanıtları.
Sözü daha fazla uzatmadan işin özüne gelelim; Yıllardır bir nezaketli ince söze hasret bencillik ve kederin karanlık ikliminde boğuluyoruz. Bu böyle gidemez gitmemeli de. Bizi bu iklimden ancak yine sararmış resimleri canlandıran bir nezaketli ince söz çıkarabilir.
Biz biz olalım ne olursa olsun incelik ve nezaketten uzaklaşmayalım.