Aşık olmak, bir insanı sevmek en yüce bir olay. Çünkü bir insanın gönlü bir insanın gönlüne geçtiği zaman gök bile arşa yükselir.
Her insan dünyaya yaşamak için gelir.
Aslında insanlar ne için dünyaya geldiğini bilmediği için “mutsuz”
Kaybedilen vakit, boşa giden zaman, kaybedilen ömürden başka bir şey değil bu hayatta mutsuz olmak.
- Hiç düşündün mü?
- Sen bu dünyada ne yapıyorsun diye?
- Ya da hiç düşündün mü?
Var olan yaşamın bir gün son bulacağını.
Kaybediyoruz sevgiyi, kaybediyoruz elimizde var olan mutluluğu “inatla” istediğimiz bir şey için bir yok oluşa sürükleniyoruz. Peki neden?
Her insanın gönlü bir çamurdur aslında, çamuru temizlemek için ilk önce bedeni, bedeni temizlemek için ruhu, ruhu temizlemek için pak bir düşüncede olacaksın. İnsan ilk önce düşüncesini değiştirecek, sonra gönlündekini eğer bunları yapmazsa ebedi olacak “mutsuzluğa” sürüklenecek. Peki değer mi?
Wilhelm Schmid’in “Mutsuz Olmak” kitabında bir alıntıyı paylaşmak istiyorum; “İnsanların hayatta bir miktar mutsuz olmaya da ihtiyacı vardır, aşk da bunun güvenilir tedarikçisidir” der. İnsan aslında dünyaya aşık olmak için gelir, bir insanın kalbine girebilmek için mücadele eder, o insanın kalbine girdiği zaman ise kendi “mutsuz” olsa dahi onu “mutlu” etmek için uğraşır.
Aşık olmak, bir insanı sevmek en yüce bir olay.
Çünkü bir insanın gönlü bir insanın gönlüne geçtiği zaman gök bile arşa yükselir.
İskender Pala’nın güzel bir sözü var;
“Gönül rahmanidir, nefis gibi insanı yanlış yola götürmez”
Ne kadar gönlün temiz olursa o kadar “mutlu” olursun bu hayatta, ne kadar gönlün kirli olursa o kadar “mutsuz” olursun…
Nefsini bir süre idare edemezsin; sürekli olarak dünyevi işler üzerinde hırs yapabilirsin, lakin gönülde bunu yapamazsın. Gönlün ne kadar rahmani olursa o kadar doğru istikamet üzerinde yaşarsın…
Bu dünyaya aşık olmaya gelin, bir insanın gönlüne girin, bir insanı sevin işte o zaman “neden bu dünyaya” geldiğini anlarsın.
Sakın, bir insanın gönlünü incitmeden yaşa bu hayatı…
Selametle!