Kasvetli bir sabaha uyanmıştım o gün. Haberini aldığımda verdiğim tepkide aynı idi “Benim Babam ölmez”
Aslında geceden belli idi, içime doğmuştu o gece yollar bitseydi de görseydim Babamı diye kilometre sayıyordum.
Babamı kaybettiğim saatlerde göğsümde bir sancı vardı ılımlı bir sancı idi sanırsın ki can çıkıyordu. O gün can çıkmadı bende candan daha öte bir şey çıktı. Babam çıktı. O saatlerde can veriyormuş meğer, o saatlerde hayata veda ediyormuş, o saatlerde son nefes veriyormuş Babacığım.
Ne bileyim babamı bir buzdolabı içerisinde soğuk ve buz tutmuş olarak göreceğimi?
Hiç düşünmedim Babamın öleceğini ve bırakıp gideceğini aklımda hep şu düşünceden vardı: “Hiç Babalar evlatlarını bırakıp gider mi?” hep bu düşünce içerisinde yaşadım ve halen inanmak dahi istemiyorum sahi benim babam öldü mü?
- Haberini aldığımda verdiğim tepkide aynı idi “Benim Babam ölmez”
- Keşke hayat yolunun başında Babamı rahmeti rahmana uğurlamasam idi,
- Keşke Babam ile daha çok vakit geçirme imkanım olsaydı,
- Keşke Babam ile daha çok çay içseydim, oturup sohbet etseydim.
Genç yaşında idi, bana göre çileli bir hayatı vardı babamın, bir gün öğrendim ki babam kanser olmuş o zaman daha yeni gençliğe adım atıyordum aklımda hiç ermezdi bu illetli hastalığa araştırdım ve gördüm ki babamın öleceğini ve hiç kurtulamayacağını. O zaman da demiştim “Benim Babam ölmez”
Bir Nisan sabahı, kasvetli ve güneşli bir sabahta gündüz kuşağı yeni biterken babamı sonsuzluğa, rahmete kavuştu.
İşte o gün büyüdüm, o gün öğrendim hayatı, o gün kavuştum dert ve kedere…
Beni babam gibi kimse düşünmez, kimse merak etmez ve sevmez….
Bir buruk gün daha,
Özlem ile Babacığım….